itiraf senin için nedir deseler "öfke" derim ve susarım. öfke ile bir sorunu olmak ile öfke ile sürekli dirsek temasında olmak arasındaki farkı anlatamadım hiç. anlatmaya çalışmayacağım artık. ama en büyük kusurum da en büyük yaşam kaynağımda bu tuhaf yerde duran öfkedir. bu; göreceli olarak götürüleri getirilerinden daha fazla olan bir durumda gösterir insanı. ama göreceli olarak değerlendirdiğimiz her şeyden vazgeçeli çok oluyor. bu durum yine de götürülerini önemsiz kılmaz, aksine daha farklı sorunların içine sürükler. örneğin insan olduğumuz gerçeği ile yola çıkarken egomuzun azgınlığı gerçeğini gözardı ederiz. bu durumlarda ortaya çıkan öfkenin seni başka bir çukura sürüklediğini fark ettiğinde aslında çoktan o çukurun içine düşmüşsündür. esir olduğun durumu sezmek gerek bu durumlarda. sezgisel yaklaşabilmeli, dışındayken bile içinden görebilmelisin, öfkene rağmen yapabilmelisin. aksi halde tüm çabaların, çırpınışların o çukuru daha fazla derinleştirmekten öteye geçmez. öfke ile sorunun varsa asla bunun hesabını yapamazsın, sonucu göremezsin. ama sürekli temas halinde olduğun bir parçan olarak görüyorsan, inan yapabileceklerin kendini bile şaşkına çevirebilir.

sır senin için nedir deseler "susmak" derim ve öfkelenirim. susmak ile söyleyecek anlamlı bir şey bulamamak arasındaki farkı anlatmaya çalışmadım hiç.

en büyük kusurum sorulduğunda "öfke" diyorken bile, en büyük gücüm sorulduğunda "sence?" diyorum ve susuyorum. arkamı dönüp gidiyorum.
tümünü göster