sürekli kendine özgü bir havası olmuştur bu bakışının yarattığı yüksek perde. ne zaman şehirde gece olsa bana cesaret verir o gözler. hakimiyetini kurduğu noktalardan bakmayı sever. ne zaman bana oradan baksa hayatım buna bağlıymış gibi gözlerimi alamam. evet, bazen kelimelerle atağa kalkışırım ama her şey çok hızlı gelişir ve sonlanır. her defasında kelimelerim tükenir. soluklanıp bir sigara yakmaya benzeyen suskunluklarım sere serpe ezilir yine.

neyin daha öce gelmesi gerektiğini hiçbir zaman önemsememişimdir. oysaki suçüstü yakalanan biri kadar gerekçelere sahibim. bunların arasından kötü bir şeyler yaklaştığını da asla anlamam. sadece olmasını beklerim. sonra olmasını izlerim. daha sonra olanı göğüslerim. en sonunda olmuşu sindirmeye başlarım. her şey çok hızlı gelişir ve asla son bulmaz. susmak bir gerekçe olabilir mi? susmayın öyleyse.

bu şehirdeki bütün günahların temsilcisi benim tanıklığımdır. bu şehirdeki bütün günahların özgürlüğü benim suskunluğumdur. hiç bu kadar güzel işleyen bir şey duyulmuş mu? ben de duymadım. taşralı duyguları şehirli hazlara emanet ettim. yaşam fışkırıyor ön saflar ve orada sadece ben varım. kimseleri duymuyorum çünkü ben doymuyorum. erkekliğin gerekliliklerini sıralayan bir liste hazırlanıyor. kötü bir şeyler daha yaklaşıyor.
yine mi? evet, acele eder ve gideriz buradan. bakışlarıyla alır çeker beni.

hayır, lütfen! günahlar gözyaşlarıyla temizlenmez.

günah, gözyaşlarıyla kutsanır.

deneyin, neyin daha önce geldiğini siz de önemsemeyin.
tümünü göster