sevgili taylor rain,

benim adım molla, senin türkiye'den bir hayranınım ve mektubuma nasıl başlayabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok... ve ne zaman bir şeyi bilemesem ben, sanki vahiy indirecekmiş gibi, içmeye başlarım... o yüzden dağınıklığımı hoş gör, sonuçta gelip senin evine kusacak değilim.

sizin oralarda kıymetin nereden gelir pek bilmiyorum ama buralarda anal performansın ve gözlerinin güzelliğiyle meşhursun, internet öyle diyor, bense ilerde söyleyeceğim bir başka özelliğinle birlikte bu fikre katılıyorum. hakkında yazılanlar bu iki noktada yoğunlaşmış, anal ve güzel gözler. bir porno yıldızı için çok enteresan değil mi? bu enteresanlık yalnızca bu ülkenin erkeklerine mi mahsus yoksa evrensel falan mı bilemiyorum taylor, çünkü ne zaman senin hakkında biraz daha bir şeyler okumaya çalışsam, beynim yabancı dilimi kullanamayacak kadar, nasıl desem, beynim çok kontrol edebildiğim bir şey değil taylor ve aklıma garip garip şeyler geliyor ve maalesef, allahın belası aklımdan geçen her şeyi ciddiye alsaydım veya aklımdan geçen her şey için sorumlu olsaydım, inan bana, günde beş defa asılmam gerekirdi...

izlediğim ilk röportajını hiç unutmadım taylor. çünkü bence, hazırlıksız yakalanmak bambaşka bir tecrübedir hayatta. hangi manyak, bir double penetration performansının öncesi seninle röportaj yapmayı ve bunu siyah beyaz bir şekilde kurgulayıp videonun başına koymayı akıl etti bilmiyorum ama bu yapılan şeye ben kendi adıma "akıl etmek" demeyi tercih ettim. çünkü benim teorime göre, insanların pornoyla ilgili düşüncelerinin değişmesi veya bu konuya başka gözlerle bakması falan sanılanın aksine, öyle boşaldıktan hemen sonra porno izlemeye devam etmesiyle falan değişmez. bence insan sadece kendisini porno izlerken izleyebilse, ne zaman boşalmış olursa olsun, daha sarsıcı bir deneyim yaşar ve biraz düşünmeye başlar ve ben o gün porno izlemeye kalkışmışken, ( her neden ileriye almadıysam artık ) birdenbire seni dinlemeye başlamak, nasıl desem, her zaman bu kadar hazırlıksız değilimdir...

elinde sigarayla ve "yüksek" ihtimalle kafan iyi bir şekilde ilk erkek arkadaşınla ilişkinden bahsediyordun. 16 yaşındayken bekaretini korumak için anal sekse başlaman ve bunun bir yıldan daha uzun süre devam etmesi ve bunun performansının kökeni olması vs. vs. ve bunları anlatırken sürekli gülümsüyordun taylor. güzel gözlü taylor. bu kadar ironik bir kadın olmak nasıl bir his acaba? gerçekten bilmiyorum ama şöyle bir şey söyleyeyim : bir zamanlar yapmayı denediğim tahsilime göre her türlü görüntünün bir senaryosu olur ve senaryoda asla soyut bir kelime geçmez. yani hiçbir gerçek senaryoda bir hazırlık öğrencisi gibi "adam karısını düşünüyordu" falan diyemezsin çünkü adamın ne düşündüğü asla görülmez, bunun görsel karşılığını bulman gerekir. mesela adam karısının fotoğrafına bakıyordu veya adam cep telefonun fihristinde karısının ismini seçip seçip duraksıyordu veya karıcım diye bağırsa bile olur ama adam neşeliydi bile diyemezsin, önemli olan ne yaptığıdır ama sen gerçekten çok neşeliydin ve bunun içi gülümsemek dışında hiçbir şey yapmıyordun. belki buna oyunculuk denir ve bir senarist asla bunu planlayamaz ama ben nasıl tasvir edebileceğimi bile bilmiyorum, kamera adeta sen ve neşeni çekiyordu, arka planda keşfedilmiş bir hayalet gibi bile değil, sanki mercek ve senin aranda değneğiyle ışık saçan bir peri vardı. toparlayamayacağımı başta söylemiştim....

şöyle deneyelim. meşhur seri katil ted bundy'yi, bilirsin, ( tabii ki sizin oralı ) otuza yakın genç kızı tecavüz edip öldürdükten veya öldürüp tecavüz ettikten sonra, iki kez yakalanıp iki kez hapisten kaçtıktan da sonra, psikoloji ve hukuk diplomaları olan bir cani olarak kendi avukatlığını yaptıktan da sonra, haliyle idam cezası aldı ve infazından bir gün önce bir röportaj verdi. davanın hakimi bile kararı açıklamadan önce ted kadar çekici, donanımlı ve zeki bir adamın böylesine bir cani olmasından, böyle büyük bir israftan, üzüntü duyduğunu söylemeden edememişti.

röportajında porno diyordu ted bundy. 10 yıl boyunca içeride tanıdığım bütün benim gibi adamların, aynı benim gibi pornografiyle derin bağları vardı ve ben sadece böyle şeylerin yakıştırılamadığı bir adam olarak görüldüğüm için bu kadar rahat bunları yapabildim. yarın beni öldürecekler. ben artık eskisi gibi büyük ve geri dönülmez acılara sebep olamayacağım ama dışarıdaki pornografi ile ilgili yapabilecekleri hiçbir şey yok....

biliyorum yine bağlayamadım ama şöyle deneyeyim: pornoya kısa bir tanım verilmesi gerekse, "daha fazlası" der çoğu insan taylor. neden bahsettiğimi biliyorsun. daha büyük adamlar, daha fazla sayıda adamlar, daha sert, daha derin vs. böyle sanıyorsun ama neyi bilmediğini sana rahatlıkla söyleyebilirim taylor çünkü bu konuda biraz akvaryumdaki balık konumunda kalıyorsun. daha ileriye giden şey izlediğimiz şeylerin giderek garipleşmesi değil, ileriye giden şey sensin taylor....

video pornonun ilk yıllarında, gerçek olamayacak kadar sarı saçlı ve büyük göğüslü kadınlar, gözlerini mavi lenslerin arkasına saklayıp, gerçek olamayacak kadar şişirilmiş adamlarla, gerçek olamayacak kadar uzun süre sevişirlerdi. bütün bunları gerçek olabileceği bile gelmezdi aklımıza. barbie'lerin ve ken'lerin kendi arasındaki bir meseleydi, biz sadece tahrik olurduk, ama asla bir kalemi yere atıp etek altı dikizlediğimiz kadar değil. anlatabiliyor muyum taylor, porno da ileriye giden şey onların sana daha sert ve daha imkansız görünen şeyler uygulamalarında değil, ileriye giden şey seni oynatmalarındaydı. izlediğimiz şeylerin gerçek olabileceği düşüncesiyle başladı herşey. her şey bir plastik silikon bebek yerine senin gibi bir ruhu olduğunu hatırlatan ve lisede rahatlıkla uzaktan aşık olabileceğimiz kadınların bu işe girmesiyle ve tekrar söylüyorum bütün bunların gerçek olabileceğini düşünmemizle başladı...

pornonun içine neşeyi koymayı ilk hangi şeytan aklına getirdi bilmiyorum taylor. bundan şikayetçi olup olmadığını da bilmiyorum. porno üzerine tekrar düşünmek deyince herkesin aklına bu yaptığımızdan iğreneceğimiz ve suçluluk duyacağımız ve bırakacağımız fikri geliyor, bunu biliyorum mesela ama, benim söylediğim ise sadece üstüne düşünmeye değer olduğun taylor. zavallı sapıklar olabiliriz ama kabul et neyi sevdiğimizi bilecek kadar şanslı ve dürüsttük her zaman. bir arkadaşımın dediği gibi, bütün dünya böyle dururken, içinden sadece pornoyu çekip çıkaramazsın. hepimiz bu işin bir parçasıyız...

baştan da söylediğim gibi çok toparlayamadım bu mektubu, ama ingilizceye çevirip fan sitene koyacağım. herkes herkese mektup yazıyor bu ara, ben niye sana yazmayacakmışım. henüz beni üzmediğin için mi...

ve fantezi taylor, fantezi dediğin o kadar garip bir şey ki, girip çıkamayacağı bir yer yok adeta. seninle sevişmeye falan asla cesaret edemem ama ne bileyim, aynı mikrofondan şarkı söyleyebilirdik seninle mesela, bir karaoke barda, olmaz mı, en kötü seslerimizle, veya sen bana gel gel yapabilirdin ben arabayı park ederken; ya da koca bir yazı harcayabilirdik birlikte, beraber tavla atabilirdik sitenin çimlerinde, dedikodu yapabilirdik, çekirdek çitleyebilirdik, bacaklarımızı sarkıtırdık denize, aynı şişeden bira bile içebilirdik hava karardıktan sonra, hatta ortaokulda bile tanışabilirdik, önüme oturabilirdin sen ve ben kopya kağıtları saklayabilirdim senin saçlarına. ben sana ruj sürerdim sen traş ederdin beni, çaktırmadan çirkin ederdik birbirimizi, çaktırmadan kıskanırdık, ve ben sarhoş olurdum sen surat asardın, sen surat asardın ben sarhoş olurdum, fantezi değil mi taylor, izin alacak halimiz yok ya....

biliyorsun her gün genişliyor porno sitelerin kategorileri, pov ve cfnm bile çıktı. reality, domination. bunlar başından beri olacağını bildiğim şeylerdi. benim öngörüme göre bir gün en derinine ulaşacağız ve love kategorisi açılacak taylor. aşkın aslındaki en edepsiz halleri. en yaralayıcı, hatırlanması en çok acı veren, bakıp bakıp ağlamak için, en yakılıp yok edilemeyen anıları. ve bence sen o kategorinin en büyük yıldızı olacaksın taylor, kendin bile gelmen gerekmeyecek, sadece neşeni yollayacaksın. çünkü güzel gözlü taylor, gözlerin falan hikaye. benim bu ülkemdeki eşşekler fark etmez ama senin en büyük sırrın gülümseyişindeydi. bana kimse senin kadar gülümsemedi ve kimse senin kadar uzak durmadı bunu burnumdan getirmekten.

itirafların insanları yakınlaştırdığına inanarak bir kaç tane vereyim gitsin sana. hiç fena olmamasına rağmen benimki, verecek daha büyük bir şeyim yok.

herkes fark etmiştir, mide bulandırmaktan çekinmem, bu bir.

her nasılsın dediklerinde "sen nasılsan öyleyim" demek istedim çünkü herkes o kadarını anlıyor, bu iki.

ve ne zaman biri hangi çağda yaşıyoruz dese biri "ben gençliğimde yaşıyorum" demek istedim, bu üç.

"insan sıfatından çok geldim gittim" bu da dört

sonra devam ederiz taylor, ben hızlı içerim, yazacak halim kalmadı;

bana her şeyi söyle, gülümsemediğini asla.

en derinden arzularımla...