aşk dedi. fenomen dedi.

fenomen aşktır, aşkın izahı metafordur dedi. aşk fenomene en güzel örnektir dedi. metafor ile aşkın izahı, aşk ile fenomenin farkına eşittir dedi *(*kim dediyse dedi). sahi öyle bir şey olabilir mi? hayal etmek olmasına yol açar mı? varlığını bildiğim ama açıklayamadığım bu kadar çok şey varken hem de. hele hele aşkı herkes ayrı bir bicimde tarif ederken ve dahi herkes ayrı bir bicimde algılarken. aşk bir fenomen olmalı ki çeşitli aşklar biliriz de bir türlü tam olarak açıklayamayız. sürekli metaforlar kullanırız, demek ki aşkın yüzü tarif edilemiyor bir türlü. başka cisimleşmiş şeylere benzetilirde, hiçbir zaman kendisinin cisminden söz edilemez. türlü türlü kelimelere sarılırız, sarılırız da bu ulumadan öteye geçmez, biliriz de bunu.

açıklayamam ama kokusu vardır, rengi vardır, ışığı vardır ve sesi vardır aşkın. yani aşkı cisimleştiren hayatın feromonları vardır. dedikleri gibi "aşkın molekülleri"ni *(*kitap ismidir) algılamıştır yaşayanlar, aşkın molekülleridir beni sıkıştıran ve tarifsiz bırakan. feromonlar salınmış her bir atoma. ve ritim yakalanıyor. anlatamasak bile olur. olsun. uvertür bir yaşam başlıyor, sürekli girişlerde, sürekli başlangıçlarda, sanki sonsuz bir anlatım.*(*arka fonda; in flames - metaphor, mümkünse)

kim nasıl yaşamış, yaşar, bilemem ama ben boğulur gibi olurum bu durumlarda. havasız kalırım, kalırım ama uçarım, yer çekimi bağlamaz bırakır. değişirim, boğularak ve ölerek. hiçbir şey dilemem, olanlar olur sadece. değişimden korkmadığım tek an beklide. sanki her şey ferikten ferroya, değiştikçe değişiyor her şey ve hatırı sayılır bir oksijen salınıyor evrene. oksijen salınan tek anımızdır belki, bundan dolayı boğulmalı. sonra kendine geliş, veya kendinde kayboluş diyelim, ve zümrüt yeşili gazlar çıkarmaya başlarım. bir aşktan arta kalan gazlar, şişmişlerin dinmesi, alınan kokuların kefareti, yaşama sebebi. sanki.

gülümseyiş sarsın ahmakça. giriş yapan uvertür ve raks yerini garnitür ve rakıya bıraksın. neymiş bu dünyanın düzeni anlatsın ağzımdan firar eden salyalar. uluyorum uluorta, sadece kan kokusu ve rengi belirgin. ulu olmayan her şeyi uluyarak temsil ediyorum sanki her kadeh boşaldığında. içip sarhoş olmama korkusu, içmeden sarhoş olma korkusu ile yer değiştirmiş gibi. alıyorum keskin kokuyu. yine mi lan? yine mi aşk? yine mi savaş?