her şeyin anlamını yitirdiği bir an'a tanıklık etmemişsindir. çünkü sen boğazına kadar yaşamaya batmışsın. çünkü sen dibine kadar inmişsin dünyanın. senin gibi yaşamayı bana öğretmeye çalıştığın zamanları hatırlar mısın? ben hatırlamakta zorlanıyorum, aslında birçok şeyi hatırlamakta zorlanıyorum, erken gelen bir hafıza kaybı gibi. aşınıyor içimde yarattığım dünyalar, biliyorum içimde bir erozyon meydana geliyor ve bir şeyler kayıyor, biliyorum çünkü hissediyorum. inceliyor ve yok olmaya yüz tutuyor durmadan. sen engel olamıyorsun, azalan tarafta kalıyorsun. sen azaldıkça seni daha çok seviyorum. nefretle seviyorum. gerçek olamayacak kadar çok hem de. yinede bana öğretmeye çalıştığın şeylerden gözümü alamıyordum. hareketlerine, mimiklerine, tepkilerine bakmaktan kendimi alamıyordum. ama duymuyordum, söylediğin hiçbir şeyi duymuyordum. ben sadece bana bir şeyler anlatırken dudaklarının aldığı şekillere bakıyordum, bana nasıl baktığına bakıyordum. ben izliyordum. bana ne güzel öğretiyordun kendi dünyandan.

kazanmayacağımı bile bile girdiğim bir savaş oldun. bütün cümlelerim "böyle olacağını bilemezdim" ile başlar oldu mu? evet. zayıflığımın sana verdiği güce tapınmaya hazırladın beni, giydirdin, maskemi verdin. ve sunaktayız. sana benden olan acizlikler sunuyordum, sen doyuyordun. beslenme saati aksadığında neler olurdu hatırlıyor musun? ben artık hiçbir şeyi hatırlamıyorum. hangisi gerçekti, hangisi kurgu. hatırlamıyorum. beslenme saatin aksadığında gider miydin yoksa? söyle, gider miydin sürekli? gider miydin?

gelmelerin gitmelerin kadar görkemli değil artık. gitmek için her geldiğinde, gittiğin zaman ki güzellikleri düşledim normal olmayan bir şekilde. gitmelerin güzel kalsın. gelme.
tümünü göster