sevgili still,

artık ağır gelmeye başlamıştı. serbest piyasanın içinde deliren bir muhalifin balatayı iyice sıyırmaması için annesinin duaları, babasının öğütleri ve abisinin tuhaf gülümsemeli ciddiyeti yetmemişti. istifa ettim. kutsal kitaplara inanmıyorum still. en inanılasına bile inanmıyorum yani. bu derece. hele ki dini para olanların kutsal kitaplarına, yani çek defterlerine, bilançolara ve senelik bütçelere hiç inanmıyorum. insanların bir masa etrafında toplanıp ellerinde kalem ve kağıtlarla yaptığı ibadetleri lanetliyorum, still. sana bu satırları iş yerimdeki odamdan yazıyorum. kloroform kokulu bir laboratuardan yazıyorum. ekşi bir mazot kokusu salıp duran forkliftin tepesinden yazıyorum.

still, biz neyi unuttuk biliyor musun? yani düpedüz neyi unutturdular bize? ilk kez yardımsız merdiven inişimizi unuttuk. ilk defa tek başımıza karşıdan karşıya geçtiğimiz o günü unuttuk. nasıl da uzun gelmişti o cadde, hatırlasana. hatırlayamazsın. unutturdular o anları bize still. o destek tekerlerinin çıkarılıp iki tekerlek üzerinde gittiğin ilk 10 metreyi hatırlıyor musun? dalga kaleni yıktığında duyduğun o öfkeyi anımsamaya çalış biraz. geri getir onu still. o öfkeye ihtiyacın var. hepimizin işte ona ihtiyacı var.

bunları bize unutturuyorlar. çünkü unutursak herkes gibi olacağımızı biliyorlar. her geçen gün, birer herkese dönüşüyor herkes. böyle anlarda, ilk öpücüğünü hatırla, still. biraz olsun hatırlaması kolay olur diye söylüyorum. fakat onu bile unutan vardır, bundan eminim. şu yaşa gelip öpüşmeyenler bile vardır hatta. kahretsin ki, vardır. bir kızı öpmeden dişleri dökülen kalaycı çocuklar vardır. artık sigara içemeyen kot taşlamacılar vardır. çelik çomak yerine kalaşnikof tutan çocuklar vardır. vardır yani, still. ağzımı bozduğuma değer, yani bu dünyanın gelmişini geçmişini sikeyim ki vardır yani bu insanlar. bizimle beraber akıyorlardır dünyanın bir yerlerinde. kaç çocuk mars'a ayak basmanın hayalini kuruyor şu dakika, biliyor musun still? o çocukların babaları, sürpriz bir maç bilmek için değme bilimadamlarına taş çıkaracak şekilde araştırmalar yapıyor, yazıyor, okuyor, çiziyor. biliyor musun still? hayalgücünün gücünü unutma.

ben unutmadım, still. unutmak istemiyorum da. bir gün biz de kazanırız still. bu, 1871 paris kadar kelebek ömürlü dahi olsa, bir gün biz de kazanırız. bunu unutma.

kalplerimizle,
we

15.02.2012
kuzey izmir.
tümünü göster