""hollanda""

hollanda üzerine bahsedilecek o kadar çok şey var ki. ufacık memleket ama gelin görün ki, bahsedilecek çok şey var.

forma renginden mi başlasam. abicim bayrağınızda turuncu renk yok. forma renginiz turuncu. bu japonya ile italya da böyle. onlarda da mavi renk yok. forma mavi. ne gereği var abicim futbol izleyicisini şaşırtmaya? adam maçı mı takip etsin, hollandalıların turuncu forma giydiğini mi aklında tutmaya çalışsın? adam gibi bayrak rengine dönün.

iki, yıllarca sahaya hollanda milli takımı diye surinam milli takımını sürdünüz. ayıp.

üç, total futbol sizin icadınız değil kırgızların icadıdır. daha önce de belirttim. çin kaynakları tepük diye bir oyundan bahseder. tepüğü bulan onun totalini de bulur. total, sen herşeyi düşünürsün. (intertextuality)

dört, hollanda da herşey serbest diyorlar. sağ serbest mi bi bakarmısın canım?

beş, sizin işiniz de zor. burada ne zaman iki yakın arkadaş biraz içip, eşcinsel geyiklerine girse hemen laf hollanda'ya geliyor. "la bu kızlarlan olmaz ha. ısdırabını skyim. hollanda'ya gidelim evlenelim mi lan?" diyorlar birbirlerine. rahat rahat pes atmak için adamlar hollandaya taşınıp evlenecek ulan. biraz paraları olsa yapcaklar bunu yani. iş bu noktaya geldi. eşcinsel evliliğe olan yaklaşımını beğeniyorum hollanda. zira bir dünya coğrafyası erbabı olduğum kadar straight people for gay marriage türkiye temsilcisiyim aynı zamanda.

altı, esrarlı kekler var orda. yiyen astrale çıkıyor. balık tuttuk yiyen ölür beyler. birden değil ağır ağır. hayatta zevk neşe önemlidir ama sizin orda boku çıkıyor bu işin. dünyanın dertlerine de kafa yormak lazım biraz.

yedi, red light district... cansın beybi.

daha önce de belirttim. logar kapakları üstüne ülke kurmuşsunuz lan. az savaşçı olsaydınız da, britanya adalarına geçseydiniz. ingilizler hala sizi orange prensliği sanıyor. bi saniye... orange? şimdi herşey daha da netleşti. formanızı onaylıyorum.
tümünü göster