sevgilli still,

fırsat bulup da sana iki satır yazamadığım için kendime duyduğum kızgınlığı ifade edecek kelimelerin türk dilinde mevcut olmaması, bu kızgınlık hakkında ufak bir fikre bile sahip olmanı engellemesin lütfen.

evimden uzakta değilim, buralardayım ama senden biraz uzak kaldığım doğru. nedenine gelince, bunun bir nedeni de yok.

bana durmadan bu dünyadaki görevimin ne olduğunu soran bir kız vardı. ben buna dünyayı iyi yönde değiştirmek diye cevap veriyordum. fakat şimdilerde anlıyorum ki; bu hatırı sayılır bir epifanidir üstelik, benim dünyadaki -asıl- görevim, sevgili still, tabii eğer kabul edersem, ki etmiş gibi görünüyorum; bana yakınlaşma tereddütüne düşen tüm kızların hayatının geri kalan kısmında tam olarak ne yapmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı oluyorum. bu görevi kim bana hangi hakla verdi bilmiyorum. çünkü inandığımız tanrı, evreni yarattıktan sonra köşeye çekilip olanı biteni inceleyen eğlenceli biridir. ama arasıra, 'bu böyle olmayacak' diye sinirlenip, biraz kalmış sigarasını hollywoodvari bir şekilde yere atıp, 'şu kızı da şu adama sokuşturayım bari' diye düşünebilir gibime geliyor. evrene yaptığı bu kadar ufak müdahalelerin, thomas paine'nin müdahaleci olmayan tanrı'sına pek kötü bir ün getireceğini sanmıyorum. istisnalar kaideyi bozmaz still. bozmasın da.

bir de çok çalışıyorum still. işten çıkınca spor salonuna gidiyorum. zombi istilasına hazırlanıyorum. yanıma da iki üç arkadaşımı aldım. ama onlar zombi istilasına hazırlanmıyorlar. hazırlanmak bir yana, buna inanmıyorlar bile. insan eliyle yapılan virüs evrimi hakkında tek bir fikirleri yok onların. onlardan erkek olanlarının tek derdi kızlarla tanışmak. kız olanlarının tek derdi, benim cennet olarak isimlendirdiğim kadın soyunmasındaki son gelişmeleri, bel incelmelerini, goğüs büyümelerini ve bacak taşlaşmalarını aktarmak. bu arada ben koşu bandındayım elbette. kıyamete koşar gibi koşuyorum. şu anda benden yardım isteyen 2,25 km uzaktaki her hangi bir kıza 15 dakikada koşup onu zombilerin arasından inci gibi çekip alabilecek kondisyondayım. bu saatte 9 km ediyor. eh biraz da kol kası filan lazım malum. yarıçapı arttırmayı düşünüyorum. bunun için daha fazla çalışmam lazım. sana yazamamın fiziksel nedeni bu.

şu sıralar sigur ros'un olsen olsen isimli şarkısını yeniden keşfetme aşamasındayım. keşfet veya yeniden keşfet. orası sana kalmış.

yazmak bana büyük bir keyif veriyor ama kısa kesmek zorundayım. mutlu ol, mutlu ol, mutlu ol. bu bir emirdir. insanların yaşamlarının içine girdikçe, onların da insan olduğunu hatırlıyorsun ya, işte bu pek keyifli birşey.

kalplerimizle,
we

10.01.2012 - kuzey izmir.
tümünü göster