kürt açılımı bitti. abdullah gül'ün "güzel şeyler olacak" sözüyle start verilen açılım süreci, uzun süre gündemimizi meşgul ettikten sonra somut hiçbir netice üretmeden son buldu. "benim için kürt açılımı bitmiştir", "kürt sorunu yoktur, kürt vatandaşlarımın sorunları vardır" gibi sözleriyle başbakan da bu finişi tescilledi. kürt açılımı, akp için tam bir fiyaskoya dönüştü. "yeni" namına öne sürülenler ele yüze bulaştırılınca eskiye dönüldü. fakat o bile becerilemedi. kürt hareketi hükümetin tüm şaşaalı iddialarına rağmen askeri alanda bile geriletilemedi. (erdoğan "bıçak kemiğe dayandı" dedi, terörün kökünü kurutmaktan bahsetti, kuzey irak bombalandı, pkk'ye ağır darbe vurulduğundan bahsedildi. ama tüm bunlara rağmen az sonra pkk, tarihinin en büyük eylemlerinden birisini gerçekleştirdi.)
ortada böylesine büyük bir fiyasko olunca hükümete yakın yazar-çizer tayfası da fazla mesai yapmak zorunda kaldı. öyle ya, siz "güzel şeyler olacak" dedikten sonra geldiğiniz nokta o pek nefret ettiğiniz kemalistlerin otuz yıllık kürt politikasından ileride değilse bir açıklama yapmak zorunda hissedersiniz kendinizi. çamura yatmanın çarelerini aramaya başlarsınız. en kolay yol suçu pkk'ye atmaktı, öyle yapıldı.
ben, kürt hareketinin yaptıklarını ya da yapmadıklarını tartışmayacağım. kürt hareketinin hatasız olduğunu düşündüğümden değil.özellikle 12 haziran seçimlerinden sonra kürt hareketinin bana da saç baş yolduran bir dolu hatası oldu. fakat ben kürt sorununu gerçekten çözmek isteyen bir hükümet için, üstelik akp'nin kitleselliğine sahip bir hükümet için, kürt hareketinin hatalarının bahane yapılamayacağını düşünüyorum.
kürt halkının yoksun olduğu haklar belli. bu konuda atılması gereken adımlar ortada. hükümetin bu adımları atacak gücü var. üstelik türk kamuoyu da kürt sorununda yapılan reformlara öyle abartıldığı kadar tepki vermiyor. chp bile kürt sorununda daha ılımlı bir çizgiye geldi. eee, o halde akp'nin elini tutan ne? "uyuşturucu ve silah kaçakcılığı yapan bölgesel bir suç örgütü" mü? sen gene yap silahlı mücadeleni o "suç örgütü"yle. bu, senin kürt sorununda reform yapmana engel değil ki. üstelik kürt halkı'nın o "suç örgütü" ile ilgili bir yanılsama içinde olduğu da ortada. kürt halkının temel hak ve özgürlüklerinin tanınması yolunda adımlar atman, kürt halkının o "suç örgütü"yle ilgili yanılsamalarının kırılması açısından da olumlu etki yaratmaz mı?
devletin, kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini pkk'nin silah bırakması karşılığında elinde rehin olarak tuttuğu söylenebilir. pkk'nin silahsızlanmaya doğru attığı her adımda kürt halkına biraz daha hak verileceği iddia edilebilir. pkk'nin silahsızlandırılması için bunun gerekli olduğu düşünülebilir. ilk bakışta bu, kulağa mantıklı da gelebilir. fakat bu düşüncenin içinde korkunç çelişkiler barındırdığı da ortada
öncelikle; bir üst paragraftaki düşünce tarzının kabulü pkk'nin bölgesel bir suç örgütü olmadığının, tam aksine kürt halkının devlet tarafından da tanınmış meşru temsilcisi olduğunun, üstelik çözüm sürecinde gayet rasyonel bir politika izleyebileceğinin itirafı anlamına gelir. devletin savaştığı gücün "bir avuç şaki" değil bir halk hareketi olduğunu kabul etmiş olursunuz bu düşünceyi öne sürerek. öyle ya, "bölgesel bir suç örgütü" devletin kürt halkı'nın haklarını elinde rehin olarak tutmasından neden rahatsız olsun. aksine işine bile gelir. kendisine istismar edecek daha fazla malzeme çıkmış olur.
üstelik; bir halkın varlığını tanıyıp, onun en temel haklarının gaspedildiğini kabul edip, sonra bu hakları pazarlık malzemesi yapmak o halkın onurunu ayaklar altına almak olur. bu, bir halkı yok saymaktan bile kötüdür. siz bir halkın onurunu pazarlık masasında meze yaptıktan sonra o halkın size karşı savaşan silahlı bir güce destek vermemesini nasıl beklersiniz?
kürt hareketinin doğruları vardır, yanlışları vardır. doğrularını yanlışlarını ayrıca değerlendiririz. ama kürt hareketinin yanlışlarını akp gibi güçlü bir hükümetin kürt halkının haklarının iadesi konusunda hiçbir somut adım atmamış olmasına (ve atmayacak olmasına) bahane yapamayız. kürt açılımı sona ermiştir, çünkü akp öyle istemiştir. bu kadar basit. akp'nin neden öyle istediği başka yazının konusu.
ortada böylesine büyük bir fiyasko olunca hükümete yakın yazar-çizer tayfası da fazla mesai yapmak zorunda kaldı. öyle ya, siz "güzel şeyler olacak" dedikten sonra geldiğiniz nokta o pek nefret ettiğiniz kemalistlerin otuz yıllık kürt politikasından ileride değilse bir açıklama yapmak zorunda hissedersiniz kendinizi. çamura yatmanın çarelerini aramaya başlarsınız. en kolay yol suçu pkk'ye atmaktı, öyle yapıldı.
ben, kürt hareketinin yaptıklarını ya da yapmadıklarını tartışmayacağım. kürt hareketinin hatasız olduğunu düşündüğümden değil.özellikle 12 haziran seçimlerinden sonra kürt hareketinin bana da saç baş yolduran bir dolu hatası oldu. fakat ben kürt sorununu gerçekten çözmek isteyen bir hükümet için, üstelik akp'nin kitleselliğine sahip bir hükümet için, kürt hareketinin hatalarının bahane yapılamayacağını düşünüyorum.
kürt halkının yoksun olduğu haklar belli. bu konuda atılması gereken adımlar ortada. hükümetin bu adımları atacak gücü var. üstelik türk kamuoyu da kürt sorununda yapılan reformlara öyle abartıldığı kadar tepki vermiyor. chp bile kürt sorununda daha ılımlı bir çizgiye geldi. eee, o halde akp'nin elini tutan ne? "uyuşturucu ve silah kaçakcılığı yapan bölgesel bir suç örgütü" mü? sen gene yap silahlı mücadeleni o "suç örgütü"yle. bu, senin kürt sorununda reform yapmana engel değil ki. üstelik kürt halkı'nın o "suç örgütü" ile ilgili bir yanılsama içinde olduğu da ortada. kürt halkının temel hak ve özgürlüklerinin tanınması yolunda adımlar atman, kürt halkının o "suç örgütü"yle ilgili yanılsamalarının kırılması açısından da olumlu etki yaratmaz mı?
devletin, kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini pkk'nin silah bırakması karşılığında elinde rehin olarak tuttuğu söylenebilir. pkk'nin silahsızlanmaya doğru attığı her adımda kürt halkına biraz daha hak verileceği iddia edilebilir. pkk'nin silahsızlandırılması için bunun gerekli olduğu düşünülebilir. ilk bakışta bu, kulağa mantıklı da gelebilir. fakat bu düşüncenin içinde korkunç çelişkiler barındırdığı da ortada
öncelikle; bir üst paragraftaki düşünce tarzının kabulü pkk'nin bölgesel bir suç örgütü olmadığının, tam aksine kürt halkının devlet tarafından da tanınmış meşru temsilcisi olduğunun, üstelik çözüm sürecinde gayet rasyonel bir politika izleyebileceğinin itirafı anlamına gelir. devletin savaştığı gücün "bir avuç şaki" değil bir halk hareketi olduğunu kabul etmiş olursunuz bu düşünceyi öne sürerek. öyle ya, "bölgesel bir suç örgütü" devletin kürt halkı'nın haklarını elinde rehin olarak tutmasından neden rahatsız olsun. aksine işine bile gelir. kendisine istismar edecek daha fazla malzeme çıkmış olur.
üstelik; bir halkın varlığını tanıyıp, onun en temel haklarının gaspedildiğini kabul edip, sonra bu hakları pazarlık malzemesi yapmak o halkın onurunu ayaklar altına almak olur. bu, bir halkı yok saymaktan bile kötüdür. siz bir halkın onurunu pazarlık masasında meze yaptıktan sonra o halkın size karşı savaşan silahlı bir güce destek vermemesini nasıl beklersiniz?
kürt hareketinin doğruları vardır, yanlışları vardır. doğrularını yanlışlarını ayrıca değerlendiririz. ama kürt hareketinin yanlışlarını akp gibi güçlü bir hükümetin kürt halkının haklarının iadesi konusunda hiçbir somut adım atmamış olmasına (ve atmayacak olmasına) bahane yapamayız. kürt açılımı sona ermiştir, çünkü akp öyle istemiştir. bu kadar basit. akp'nin neden öyle istediği başka yazının konusu.