bu sabah hiç beklemediğim biri çaldı kapımı -sanki onu bekliyor olsam daha mı değişik olacaktı- bocaladım ve açmadım kapıyı. sizler bunu kederli bulabilirsiniz, yani kapının çalınışını ve açmayışımı, fakat burada aslında kasıtlı bir şey yok. ben genelde açmıyorum kapıyı. üstelik gelenin beklediğim biri olması bir parça üzerimde etkili olsa da beklemediğim birine kapıyı açmak en hafif ifadesiyle nezaket kurallarımı hiçe saymak değil midir?

sizinle konuştuğumdan emin olamayacağınıza eminim, yine de aslında bir parça sizinle konuşuyorum, kısmen de kendimle. elbette varlığınız ölçüsünde size kendimi anlatmayı düşünüyorum. "aklı başında bir adamın sözünü etmekten en çok zevk alacağı konu nedir, bilir misiniz? yanıt: yine kendisi. nezaket kurallarım olduğundan söz etmiştim, mihail aleksandroviç'ten daha fazla değil ama evet kendime ait nezaket kurallarım var. sahi size mihail aleksandroviç'ten bahsetmeliyim, yoksa onu tanımayan sizler benim nezaket kurallarımın nasıl da aslında uyum sağlamaya yönelik olduğunu anlayamazsınız.

mihail aleksandroviç! bir düşünelim. bendeniz, onu pek çok ayrı yönden, üstelik son derece detaylı biçimde tarif edebilirim elbette. yine de bu pek çoğunuz için tatmin edici olmayabilir. hem onu tanımıyorsunuz da, büyük ihtimalle ilginizi de çekmezdi ben sözünü etmeseydim. işte mihail aleksandroviç böyle birisi. onu tanımadığınız, onunla işiniz olmadığı sürece ilginizi çekmeyecek birisi. diyelim, müziğinin sesini kısması için ya da çöplerini daha nizami çıkarması için hiç kapısını çalmadığınız yan komşunuz gibi birisi o. biraz da size her uğradığınızda "iyi akşamlar" gibi dileklerde bulunan ama sabahları akşamınızın nasıl geçtiğini sormayan bakkal gibi.

fakat bu kadar sıradan ve basit görünmesine rağmen, mihail aleksandroviç, aslında garip bir yaradılışa da sahiptir. insan tuhaf bir biçimde bir kere onunla karşılaştı mı, onu tanıma isteğini içinden atamaz olur. halbuki daha derinde tanışılacak bir şey olmadığı baştan ortadadır da. burada sizi bu konuda uyarmalıyım, eğer birisi sizin için bu kadar ilgi çekici bir hal alıyorsa, ondan uzak durmalısınız. bunu bir dost olarak söylediğimi düşünün, çünkü her ne kadar yazdıklarımın kimlere ulaştığını tam bilemesem de ben, mihail aleksandroviç'ten başka herkesi dost sayabiliyorum.

eğer birisi sizin şu ya da bu şekilde ilginizi çekiyorsa ve nedenini bilmiyorsanız (bu cinsel, arkadaşça, maddi ya da ilahi bir ilgi değilse) o kişinin kendisine özel yanları tanışıklığınız ilerledikçe sizi şaşırtacaktır. sadece şaşırtmakla kalırsa buna şükredin, sizi, inanın, insanlıktan ümidi kesmeye kadar sürükleyecektir. mihail aleksandroviç bunlardan biri sadece, sizin çevrenizde değil de neden bir andan benim içimde bitiverdiğini ancak tanrı bilir.

bazılarınızın 'ilahi tanışıklık' bahsine bozulduğunu görüyorum, bunu dert etmeyiniz. hem isa mesih'in her an göklerden inip krallığını bize müjdeleyeceğine inanmıyor muydunuz? lütfen, benzerlikleri hiç olmasa bile mihail aleksandroviç ile isa mesih'i birbirinden uzaklaştırmayın. çünkü hikayemin devamında görebileceğiniz gibi, aslında birbirlerinden o kadar da uzak değillerdir.

başlangıç olarak ondan bahsetmem sizi yanıltmasın, aslında bu onun -mihail aleksandroviç'in- değil benim hikayem. fakat söylediğim gibi, onu anlamadan beni nasıl anlayabilirsiniz ki? bu yüzden bir süre daha onun sözünü etmek zorunda kalacağım, lütfen beni bağışlayın.
tümünü göster