almanların çok sevdiğim bir sözü vardır. der grosste hass ist still. yani meal olarak nefretin en büyüğü sessizliktir.

misal diyelim ki bir bok yediniz amerikan polisi sizi ebeledi. hepimizin ezberlediği haklarinizi terennum etmeye basladi. konusmama hakkına sahipsin diyerekten. işte bu konuşmama hakkı bir tip savunmadır. gerçi genelde kendinizi taça atmamak için terennüm edersiniz ya...

hadi biraz saksıyı caliştiralim. niçin insanlar umursamadiklari seyler hakkında bir tek kelam etmezler? yahut konusurmuş gibi yapıp esasta konuşmaz. lastikli cümleler kurarlar?

çünkü o kişiler o olgudan nefret ederler. ve o şeylerin adını anmamak hatta cümle içinde kullanmanın şu herkezin 15 dakika ünlü olduğu günlerde leyhinde olacağini bildikleri için susarlar.

ama dünyadaki en büyük suç nefret sucudur. cünkü insan nefret ettiği şeyleri yok ederken hiç bir acıma duymaz.

diger türlü kendini savunurken yahut nebileyim başka pozisyonlarda ise en azından bir parça sevgi ve sefkatin hissedildiğini farkedilmesinden korkktukları için susmayı tercih ederler. bunlarin tercih edilmesinde elbette gururun büyük etkisi vardır.

bu cerceveden bakınca nedense aklıma sam neil'in merlin rolunu oynadıgı kral arthur ve sovalyeleri filmi geliyor. orda kötü kişiye -bağişlayin adini unuttum- seni unutarak, senin adını unutarak en büyük cezayi veriyoruz demelerini ıska geçmemek gerekir.

vel hasıl-ı kelam on emirde yazdığı gibi öldürmeyeceksin, zaten susmak bir öldürme biçimi değil midir? o halde yargıç hükmü doğru vermiş. sen üzerine idama gitmeden önce ezik yaşadık ama dik öleceğiz desen ne fayda?
tümünü göster