ortalık kendisine şarkı bestelendiğini, şiir yazıldığını, hatta film çekildiğini bilmeyen kızlarla doludur.

bu şiirin sahibi (ben değil, öteki sahibi) bu kızlardan biri değildir. her nasıl olmuşsa, olmuş işte.

kalplerimizin sağ kulakçıktan sol karıncığa doğru kaşıkla oyulduğu cuma gecelerinden biriydi. bostanlı sahilinde oturup, izmir'in ışıklarına bakarak, karşı mahallelerde yaşayan insanların dualarını tahmin etmeye çalışıyorduk. kandildi. dualar sadece kafanızda yaratabileceğiniz bir görsellikte yukarı doğru yükseliyordu. karşı tarafta gecekondular vardı. yalıda lüks evler vardı. yeşilyurt devlet hastanesini seçebiliyordunuz. göztepe sahilde arabalar hareket halindeydi. iki üç vapur dansına da şahit olduk hani.

binlerce dua göğe yükseliyordu. büyüleyici bir görüntüydü.

tüm bu büyüleyici gösteri esnasında insan kendini dua tahmin etmece oyununa bir kere kaptırırdı mı, yanındakinin duasını tahmin etmeyi atlardı hep. hiç bir zaman inanarak dua etmediğimi söylemiş miydim?

****

işte o gün kelimelerle aşk yaşadığımı iddia eden kıza;

yoksa ben bu kızı şiirlesem de mi saklasam? ne yapsam?
bir gün,
avni'nin istanbul'unda
nedim'le oturmuş konuşuyoruz
fuzuli de var.

dediler ki,
öyle her aşık şiir yazsa ne olur ortalık

dedim ki,
ona şiir yazmak aslında şiire iltifat

yani benden iltifat beklemesen
çok yoruldum
saye-i mujganında oturup dinlensem senin

sonra eklesem,
bu niçe nazenin inkılabtır gelmek bilmez
hezar efkarım olsa hepsi peyker-i dilberin
tümünü göster