telefonla öğrenilenler edidi:

- edidi ne lan, büdüdü büdüdü, lülülülü lülülülü.
- anneleri telefona isteme, bunu çok kesin söylüyorum, bir daha da söylemeyeceğim, zaten bir daha şanın da olmaz bu kafayla.
- çiçek, çikolata, artvin'in temsili kurtuluş törenlerini değil, başka bir şeyleri (o da bir çeşit tören ve sen yüzde yüz malsın) çağrıştırıyor, zikretme bunları, yalvaracağım, yapma!
- kız beyaz, evet onu biliyoruz, tekrar etme, ayıplaşıyor.
- masa mı devrilmiş diye sormuş, kendim devrilmişim, bunu bir daha yapma, bir tarafın kırılacak.
- o anne alır seni duvardan duvara vurur, kendi annen değil mal (o da yapar da gerçi), annelere bulaşma! bak ünlem koydum, yapma bunu! bak gen ünlem, anla artık! tamam bir de kendini tekrar etme.
- çok eğlenmişiz, babayla eğlenme, geçirecek tekmeyi, göreceksin. hayır babaya vurulmaz, sakın, yeltenme bunlara! ünlemi biliyorsun.
- bir kere daha boynunlayız; salak mısın olm sen, içip içip aşık olma, fırat bile dalga geçiyor.
- masa da devrilmedi, masa da maaymış da ondan, ben nereye devrilebildim kıçiçi kadar balkonda, kendini taktir et, ama fazla gaza gelme.
- annem hep salataya közlenmiş patlıcan koysun, bunu söyle kocakarıya, kızarsa kaç, uzatma.
- annelere bulaşma la manyak!
- ağzınla iç, ağzın la iç; ikincisi ankara şivesiynen pek güzel durdu. kulağa hoş gelme anlamında bir sözcük vardı, polifonik değildi neydi, adı ve amblemi üzerine'de geçiyordu, nasıl olsa hatırlayamayacaksın, aç kitabı bak. bahaneyle oku.
- ağzın la işte iç! bu çok güzel la, bu espriyi fırat'a yap, anlamazsa kendin gül.
- çorumlularla içme, çok acayip zıvanadan çıkıyorsunuz, hüseyin'i bulursan gönlünü al, yavuz vardı ya, çok ayıp ettiydik, onu bulma.
- kız, o kadar kızmamış, öpüyorum dedi lan, düşün yani beni hem de.
- gene de çiçek ve çikolata çok tehlikeli, evleneceksen de bunu başka türlü hallet. underground'u izle, içmeden izle ama sokturtma içkine, kız beyaz evet, filmde de bir şey vardı, çiçekli çikolatalı, unuttum. cümle kuruyorsan, başında düşündüğün şeyi sonunda unutma.
- çocu'm git kahve doldur kendine, yumurta kır, kahvaltı yap, gözünü seveyim, kaldır o biraları, yeter.
- nasıl olsa anlamayacakın, bu notu sonra oku; sabahları içme!
- nasıl olsa okumayacaksın; ne bok yersen ye.
- anneyi karıştırmayacaktın aga. evet, aferin, anasına sövmemişsin bu sefer, dövmemişler de kimse seni, emirgan da yokmuş ortalıkta. ama anneyi başka türlü de karıştırma diyorum.
- tanrılar yazı yazamaz mal, ondan peygamberleri var; bardağı saksının oraya taşıdıysa bile sana not bırakamazdı ki. tanrıya inan.
- tanrıya inan sen, bu iyi bir şeye benziyor, hiç değilse şans ver, kırıkları toplamış işte.
- babam iki dubleden fazla içmiş olamaz, rakıyı kim bitirdi amına koyim, tanrıya kız, kırıkları toplamak için fazla bir bedel bu.
- ayakların kesilsin, rakıyı paylaşma, kırıklarını kendin topla. hem sadece öteye itelemiş, tanrı dediğin faraş yaratır.
- faraş çok güzel özcük, cümle içinde kullan, erteleme bunu çok.
- bir bok yedin madem, rezil olma, çiçek al (özhan'ın karşısındaki çiçekçiden alma, o kız kesiyor seni, portföyü daraltma, kim tanıştırmıştı ki bizi?), çikolata al, dayan kapısına, hiç değilse tutarlı görünür.
- gene sen annelere bulaşma.
- bahara kadar idare et, tepeden papatya toplarız, çikolata işini tam bulamadım, ama o zamana kadar vakit var, düşünür yol buluruz. orijinal olur hiç değilse.
- telefon falan sana komple zararlı, etme.
- pstu hakkında bilgi, iki de ismet özel şiiri var gönderilecek, yaz dolabın arkasına unutulmasın.
- kaldır şu biraları, hava güzel, çık dışarı, hava al.
- tamam, bari ağzınla iç, ağzın la, iç! bu çok güzel ya, tamam gül, ama başkaları gülmez buna, sağda olda anlatma.
- hala sırıtıyor, git sız olm sen. çok komik lan, kendi kendime tutamıyorum.
- gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, o halk çorumludur kesin, ağzın la iç.
- tanrı bardakları siktiretsin, çorumluları korusun, ağzın la işte, iç. tanrı da içsin, gelirse hatırlat, ama rakısını kendisi getirsin, sünger.
- gülme lan daha fazla, gerizekalı sanacaklar.
tümünü göster