98 sonu, 99 başı olabilir, tarihte yanılmak insanlık kederi, geçmişin unutulması ki kişiyi mutlu bile edebilir. bir kesk mitingi, öcalan suriye'den uğratılmış o ara italya'da mı nerede ve her nasılsa yan yana gelebilen en az üç tosuncuk zatına ana caddelerde küfredebilmekte. hatta o zamanın haberlerinden biridir: "erzurum ülkü ocakları önünde toplanan bir grup thy'ye yürüyerek kendilerine italya'ya uçak bileti temin edilmesini istediler, bunu kabul etmeyen thy görevlilerini darbettiler." (o vakitler darbetmek vardı, hey gidi). neyse işte bizim öyle bir artık içimizin daraldığı zamanlar, her akşam geçmek zorunda olduğum sıhhiye köprüsü altında bu tip rezilliklerle karşılaştığım zamanlar, gençtim bir şey edemedim, zamanlar. bir kesk mitingi...

biz uzak yerlerden gelmiş eski arkadaşları bulmuş, simit falan kemirip sendikal açmazları pek bir kibir bulaşık tartışırken, arkalardan kürdistan kortejleri toplanmaya başladılar. ve pek çoğu devletin bizatihi memurlarının oluşturduğu bu 15 bin kişinin söylediği buydu: "gerilla vuruyor, kürdistan'ı kuruyor!", basit, açık, net. pespayeliğe, soytarılığa lüzum bırakmayacak gibisinden. ne ordu hataları, ne komplo teorileri, ne çift taraflı sahte üzüntü demogojileri; gerilla vuruyor kürdistan'ı kuruyor.

flashforward

birkaç yıl önce, dağlıca baskını sonrası, dükkanı basan bir grup serseri, kafalarında kuş tünese haberleri olmayacak saç modelleriyle, neden bayrak asmadığımı sordular; inanılmaz delikanlı cevap verdim, burada söylersem kibir gibi gözükür. sonucunda ne onların cesaretleri yetti benim dükkan camlarımı indirmeye, ne de ben daha ileri gidip bir ikisini tokatlamaya meylettim. ama hemen yamacımızda koca koca marketler kırıldı, döküldü, yağmalandı, boykot edildi. gerçi benim dükkanı batırmam da böyle böyle oldu, hiç girmeyelim de ama nihayetinde ne dediysem onu dedim.

flashpekback

90ların başında henüz siyasal öğrenici, örnekalıcı konumundayken bilgesu erenus'u tutuklamışlardı, "analar, size yalvarıyorum, çocuklarınızı askere göndermeyin" dediği için. o zamanlar bütün solun da katıldığı "askere gitme, kardeş kanı dökme" kampanyası vardı. fakat garip değil mi o zamanlar balıkesir'deki askeri deri fabrikası, ayda 2 bin kefen diker gönderirdi de büyükşehirlerde kimse kimseye höt zöt edemezdi. askere gidenin ölmesinin meşru olduğu zamanlardı.

flashtahlilligeçiş

tam ne zaman değişti bu işler; kürtler büyükşehirlere yerleşip büyükşehirli konumlarını sürdürmeyi asıl önemli iş sanarlarken mi, yoksa türkler öcalan'ı yakalamanın her şeyin sonu olduğunu sanarak cahil cesareti kazanalı mı? solcular "iki tarafın da kayıplarına" kayıtsız şartsız "üzülmeye" başlayalı mı?

flashtoday

üzülmüyorum kimselerin ölümüne, üzüntünün arkasına sığınmıyorum, ortada olan şey ve çöüzümü bu kadar belliyken, üzüntülerden muteber olamıyorum. üzülmek istemiyorsanız, havanda su dövmeyiniz, kürdistan için özgürlük isteyiniz, kayıtsız ve şartsız -ve "o olmasaydı" da anam "yunan'a orospu olmayacaktı" merak etmeyiniz... bunu istediğiniz de bunu da anlarsınız: gerilla vuruyor kürdistan'ı kuruyor!

roj baş gerilla...
tümünü göster