retorik olarak nasıl göründüğü ayrı muhabbetlerin konusu olsun, mantık olarak uygunluk taşımayan önerme. üstelik retorik dinsizleri imanlı gösterirken, farabi'de "mantığı olmayanın imanı da olmaz". öyleyse retorik cicero'ya, mantık bize kalsın ve cicero'nun okuduğu kitaplar içinde yeraldığını bilmemhangi senemizin tarih dersinde defalarca kere defalarca öğrendiğimiz ulu zatın retoriği mantığa tercih etmesi de teselli ödülümüz olsun.

kimsesizlerin kimsesi olmaz, fırat'ın yok, bir süredir -denemediğimi sanmayın- benim bile giderek olmuyor. kimsesizler, tam da o sebeple oradadırlar ve ne kadar edebi çağrışımlar yaptırırsa yaptırsın homelesslar kötü kokarlar. kimselere sakın ola güvenmeyin, kimsesizlere zinhar.

cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi değil kimliksizlerin kimliğidir. her türlü bokun ak yapılabileceği, tenekenin değilse bile akan suyun, kanın, gözyaşının ve yeraltının ve yerüstünün ve mavi gözlü danaların ve sahra, mavi okyanus ve tuzun ve tuz kokulu çocukların ve bölücü tuzlukların ve sürülmüş toprağın ve imarlı toprağın ve nar ağaçlarının ve zülüfün ve ikarın ve kolları açık bekleyen anaların ve kurşunun ve barutun altına, som altına çevrilebileceğinin kanıtıdır. bütün değerleri o som altında billurlaşanların, bilisizlik cennetinde edindikleri kimliktir.

kim demişse de yalan söylemiştir; cumhuriyet ne refah, ne huzur ve ne emniyet; cumhuriyet, taze gelin kokulu tezek, üçün beşten, beşin onbeşten satılması hürriyeti, cumhuriyet, bayrağı kanlı, tüm işleri dolaplı, demiri kör, sapı kanlı, cumhuriyet kimsesizleri kimsesiz bırakandır.

ali şükrü bey'i kestiklerinde meclis çıkışında susunca, almanlar'dan evvel mağlup sayılanlar ve yahya kahya'nın adamlarıyla her gece gerdeğe yatanlar, şimdi dicle'nin vekilliğinin boynunu vurup, kimin nesi olduğu meçhulleri hapse atanlar; cumhuriyet, her devre orospuluk etmektir.