mesela cliquot var. bir ortadoğu başkenti söylüyor.
ama öncelikle belirtmek gerekirse, aralık ayı oldu. hala tişörtlerle geziyoruz burada. soğuk gelecekmiş ama. burası çok önemli işte.
cliquot (kliko olarak okunuyor ki mütiş) işçi sınıfı şarkısı olarak başlarmış gibi yapıyor ilk cümlelerden. "atölyede bir veba salgını var. yoksulun üstünde bir veba salgını peydah olmuş." geri kalan içeriği çok farklı olsa bile bu iki cümle onu bir işçi sınıfı şarkısı yapmaya yetiyor bile.
bir şarkıyı, kelimelerle anlatmaya çalışmak zehir içip cam yemeye benzer. okulda bir hocamız vardı. hep bunu söylerdi. zehir içip, cam yemek gibidir cahilin yanındaki bilgenin hali. yıllar önce bir bilimadamı moskova'dan karısına böyle yazmış. "hayatım, bu denklemi çözer çözmez ingiltere'ye geri döneceğim. ama bu çok zor bir denklem. hepimiz oturmuş bununla uğraşıp duruyoruz, bu allahın belası denklem ile. çözmek zehir içip cam yemeye benziyor"
bazı şarkılar var, mesela like eating glass. bloc party söylüyor. konuyla tamamen ilgili.
bir şarkıyı kelimelerle anlatmaya çalışmak, duymayan birine şarkı söylemek gibidir. (sağır olmasına gerek yok. biz söylerken onun orada bulunmaması da duymaması anlamına gelir.)
söylüyorum neticede. o duymasada. mesela cliquot'yu, altınyol'da bmw'ler ile yarışıp yenilirken. kaçıncı kez ölümden dönerken.
giderken solda, dönerkende de solda. bu inanılmaz.
ama öncelikle belirtmek gerekirse, aralık ayı oldu. hala tişörtlerle geziyoruz burada. soğuk gelecekmiş ama. burası çok önemli işte.
cliquot (kliko olarak okunuyor ki mütiş) işçi sınıfı şarkısı olarak başlarmış gibi yapıyor ilk cümlelerden. "atölyede bir veba salgını var. yoksulun üstünde bir veba salgını peydah olmuş." geri kalan içeriği çok farklı olsa bile bu iki cümle onu bir işçi sınıfı şarkısı yapmaya yetiyor bile.
bir şarkıyı, kelimelerle anlatmaya çalışmak zehir içip cam yemeye benzer. okulda bir hocamız vardı. hep bunu söylerdi. zehir içip, cam yemek gibidir cahilin yanındaki bilgenin hali. yıllar önce bir bilimadamı moskova'dan karısına böyle yazmış. "hayatım, bu denklemi çözer çözmez ingiltere'ye geri döneceğim. ama bu çok zor bir denklem. hepimiz oturmuş bununla uğraşıp duruyoruz, bu allahın belası denklem ile. çözmek zehir içip cam yemeye benziyor"
bazı şarkılar var, mesela like eating glass. bloc party söylüyor. konuyla tamamen ilgili.
bir şarkıyı kelimelerle anlatmaya çalışmak, duymayan birine şarkı söylemek gibidir. (sağır olmasına gerek yok. biz söylerken onun orada bulunmaması da duymaması anlamına gelir.)
söylüyorum neticede. o duymasada. mesela cliquot'yu, altınyol'da bmw'ler ile yarışıp yenilirken. kaçıncı kez ölümden dönerken.
giderken solda, dönerkende de solda. bu inanılmaz.