herşeyin akıp gittiğidir.
yağmur yağar nehirler olur, gitmeyi çok isteyip de, hemen şimdi gidemediğinizdir.
çağlayanına gönül koyulan, öfkenin, hıncın, mutluluğun, umutsuzluğun, kimbilir belki umudun, bilenip, göze oturduğudur.
bir yer buldum sevgilim, sahilinde martılar var, gözünün karasına gözyaşı dendiği yer, martının...
martılar...
bir kırık kanattılar, en çok onlara ağladım, baktım... uzak şehirler düşlediğimdendir hep, kanatlarına aldandım.
gözlerimde kötürüm inançlar, bir martıya ağladım.
sessiz nehirdi ömür, bir çağlayanı anlatamadım...
tuttum en kırılgan düşleri yar eyledim, aıttım denizlere..
bostancının deniziydi gözyaşım, biraz petrol biraz ayyaş şişesi içindeki şarap, katıksız olmazdı su. ben hep suya inandım.
haber bülteninin kar sevinciydeydi, gözyaşım. ertesi gün sulukar yağdı, anlaşılır oldu bana aldanışım. hep suyaydı ya inacım, gözyaşım taze kaldı, aklım yarım...
ah benim yarım aklım.
bir damlaya feda ettim ömrümü. o tuzlu, aktığında izi kalan gözyaşına , yaraydı, bağlamamıştı henüz kabuğunu...astım işte en olmadık yerde inancımı, göz yaşımı yaktım, kül oldu saçlarım.
bir eylül zamanı, suya hasreti kattım, gözyaşımdan duru süt damıttım.
ağlamak haram değil... çoktandır gözlerimi ağlamanın cehennemine adadım.
tümünü göster