fazıl'ın arabesk soslu halk düşmanlığına atıp tutan "vatandaş" bir akşam aptal kutusuna bakar ve "adam haklı beyler!" deyiverir aniden. döneklik karakteridir, ne dese yeridir.

12 eylül lafı geçtiğinde geçirildiği işkencelerden dem vurup düzene sallayan "muhalif solcu" bir sabah uyanır ve uyandığını sanır, "bu bir sivil darbedir! referanduma hayır diyeceğim!" diye zırıldar. döneklik genlerindedir, anne babasını kendi seçmemiştir.

hanefi için zamanında "şakirt, fettoş uşağı, dar kafalı sağcı, iktidarın adamı" çığlıkları atan "aydın genç" birgün bir kitap okur ve hayatı değişir; "hanefi gibi yürekli kahramanlaaar" diyerek başlar söze. döneklik mesleğidir, kapitalizm bunu gerektirir.

sezen'i türkiye'nin en iyi seslerinden, en başarılı sanatçılarından sayıyordur bir diğer "meslektaşı". kendisinden farklı bir siyasi duruş sergilediğini duyar duymaz atıp tutmaya, "zaten çok abartılıyor" demeye başlar. döneklik yaşam tarzıdır, her nabza bir şerbeti vardır.

yıldırım için "yeter ulan yeter, kimse olamaz senden beter" nağmeleri döktüren bir "gerçek taraftar" iki şöhretli transfer görür ve "büyüksün başkaaan!" çığlıklarıyla kendinden geçer. döneklik ortalık malıdır, alıp kullanmıştır.

laneth'i hayatının bir parçası gibi sahiplenen, ayakta tutmak için tüm enerjisini harcayan bir "manyak" artık orada işinin bittiğini söyleyip terk-i diyar eyledikten sonra "duygusalım muygusalım" kıvırtmalarıyla baştan başlar her şeye. döneklik bir hastalıktır, ona da bulaşmıştır.