tatar olanı değil, olsa hayırlı olurdu, değil.

memleketin kırmızı çizgileri var, eminim var. bunu ilk kim beyan etmişti, hatırlayamadım şimdi, belki doğan güreş paşa, belki başka bir paşa ve eminim daha aşağılarda kasımpaşa. yalnız memleket ondan da ibaret değil ki gökkuşağı gibi, her renk çizgi var memlekette. ben şu aralar yeşil olanına fena kıl kapmış vaziyetteyim. memleketin yeşil çizgilerinin üzerinden kara kalemle geçmek istiyorum, karakalemle çizilemeyecek fotoğraflara bıyık, sakal, ben eklemek istiyorum, çürük diş de olur.

misafir var aga evde. abartısız, 15 yıldan sonra ilk defa votkayı belime sokup girdim içeri. bana bana hep içme diyenler şimdi bunu bahane etmeye adandılar: ateistim ulan ben! cenneti cehennemi de geçtim de saygı meselesine takılıyorum fena halde, bir de iftar çadırlarına. ablam diyor ki dayınlar içki içilen yerde namaz kılmaz istemiyorlar, içmeyiver yavrum; ben dayımlara gitsem, açsam bi küçük, dayım namaz kıldığı için o evde 35 yıldır boğazımdan geçmeyecek mi? kabul olur namazı nedir yani, gerekirse araya koyarız birilerini.

tamam alkol konusuna alınıyorsunuz, karıştırmıyorum. ama baştan bilin ki ben de sizin fitre zekat -toptan sadaka- muhabbetinizden hazzetmiyorum, bir de iftar çadırları var uğradığım o başka sefere. lokantaya girsek suç, sigara içsek sokakta cinayete meyilli. ama ben mesela dayımın evine gidince salonda sigara içmiyorum zaten. kurtarın amına koyim üç kuruşluk daha cadde sokak. ama ben mesela şehit onbaşı x y z sokağında da yürüyorum, gık etmeden. mahmutpaşayı kestiren 2. mehmet, fatih diyorsunuz, sesim çıkmıyor.

ramazan, tatar olanı bu sefer: "dini bir dili ayrı, türk değil yani". diyelim dinim ayrı, buna da mı müsaadeniz yok, neye saygı öyleyse? muharrem'de fatih'teki pet şişe su tüketimi azalıyorsa inanın bir parça daha ciddiye alabilirim sizi. yalnız fırat'ın dikkatini çeken bir metafor olarak ağzına kadar pet şişelerle dolu çöpleri istanbul'un: "bu şehir emer lan bizi". pet şişelerle dolu bir ramazan yaşamak istiyorum, basit, taksim'de değil fatih'te, emir sultan'da. sonra oturur konuşuruz türban mevzularını.

oruç tutmamanın kefareti 7 liraymış, diyanet açıklamış. van'da mehmet tekin, malatya'da ümit cihan tarho, bolu'da kenan mak'ın kefaretini bana bir söyler misiniz? hepsi de üniversitede, olsun! bir de iftar çadırları var, girmediğimden değil, ama sonra konuşalım onu.

ramazanınız batsın; tatar olan değil!
(pide güzel şey, her ay yapılsın)
tümünü göster