biraz daha uzak: martı ve liman gibi. ama hep çok içinde çok içiçe: martı boklarıyla sıvanan liman gibi...

alkolik bir dostunuz veya sevgiliniz varsa ve onu terk edemiyorsanız ve kendinizi hep onun isteklerinin ete kemiğe bürünmüş hali gibi görmeye başlamışsanız; bu hipnoz size yeter: o ayılmadan ayılamayacaksınız.kimi aynı anda yıldızlara bakarak hatırlar birbirini, kiminin içtiğiyse sarhoş eder diğerini. alanon, alakid; sen çoktan bu hastalığın pençesindesin. ve beterin beteri yerdesin ki o ayılmadan asla ayılamayacaksın, o ayılırsa senden uzaklaşacak, ayıldığında sen o eski onu özleyeceksin. sıçtın hacı sen!

vaktinizi ve paranızı çok sevdiğiniz içkiyi içerken diğerini ona kontrollü içirirken diye ikiye bölün. terazi kefelerine koyun, tarttığınızda kalan sıfır oluyorsa kutunun açma halkasını tıslatın, bir tane daha çekin. her nasılsa sonucu bilemediğiniz için, sadece için!

binlerce milyonlarca hastalık var evrende. kimbilir siz de kimlerin hangi hastalıklara yakalandığını hayal ederek ağladınız masa altlarında. ve biliyorum eğer aynı kusaktansak, birazcık acının ve faça atmanın ruhun iştahını nasıl açtığını kavramışsak aynı fantastik ölümlerden, sürünmelerden geçmişizdir. hadi sır olmayan bir şeyi söyleyelim birbirimize; ben mesela önceleri annemin babamın öldüğünü ve kimsesiz kaldığımı düşünerek çektirirdim kendime, sonraları büyüyünce çocuğumun özürlü doğduğunu düşünerek attım o façaları. ne kadar hastalıklı geliyor yazıya dökünce? ve içinizde bundan uzak olan varsa ben oğlumu 9 yaşında kurban edeceğim istediğiniz tanrıya (bunu da düşünmüşlüğüm var). özürlü bir çocuk sahibi olmak acıdır, kuşku yok. alkolik bir çocuk sahibi olmak peki? bu kadarını ben bile düşünemezdim. ya alkolik bir sevgili? kuşlarım benim facebook'ta rakı kadehi paylaşıp, içmek üzerine güzelleme yapmaya, hele hele alkolik hareket türünden geyikler çevirmeye benzemiyor değil mi? ruhlarınızın en karanlık anlarında bile bu façayı atamaz, bu fantaziyi kuramazsınız!

ortada olduğu vakitler acı verici oluyor. koptuğu, kopmayı tek rota haline getirdiği anlar. orada, odanın içinde bir yerlerde içiyor ve içmek dışında bir şeye inanmıyor, diğer yaptıkları artık birlikte yaptıklarımızın bir parçası bile sayılamaz. çok sevdiğim aklı uçmuş, görüntülerde bir bulanıklık ve gülemiyoruz bile birlikte. ama oradan, o odadan çıkması? başta o an ondan kurtulmak için her şeyi verebileceğimi düşünürken hem... yok, 2 saat geçti, başına bir şey gelmiş olabilir mi, yok 3 saat, intihar etmez herhalde bir alkolik, yok 4 saat kimbilir hangi polisiye anonsta geçiyor adı ve saatler ve yeniden bırakması gerekiyor ve onu bırakmalıyım tek kurtuluş yolu bu ve acıyla bencillik arasında sürekli bir gidiş geliş. hatta yanında dünyanın en tatlı kadını ile uyurken bile aklında hep aynı acıyla bencilliğin boğuşması. alkol almadığın halde kadına bir içten sarılamama, çok isterken hem de. gerçek sevgilinin içeride votkada boğulması.

belki bir sözlük kuralı geliştirmeliyiz, yazdığımız başlıkları tanımlamalıyız. ama alanon olmak tanrının bir rüşveti değilse nasıl tanımlanabilir. onun cehennemine inanmadığında cebine konmuş bir cehennem bulmak, bunu size tarif etmem ne mümkün. size, çoğunuz barlarda keramet var sanan yeniyetmelersiniz, cihangirdeki merdivenlerde hikmet ararsınız. kınamıyorum, gençliğim öyle geçti. ve ama çoğunuzun gelecekte yapmayacağı tercihi yaptım, merdivenlerden sırtımda bir yükle, biricik insanımla ayrıldım, alanon oldum. az yukarlara çıkıp orospu olaymışım daha kolay olurmuş, siz bunu yapmazsınız. içmeyi yüceltir, gerçek alkolikleri anlamaz, döngümüzün usturasız bitirimlerini kınarsınız.

işler sizin sandığınız gibi yürümüyor. alanon hayat boyu kaldığı yerde kalıyor ve terk edemiyor, ter edemiyor. ama bir faydası oldu, artık acı çekmek için tuhaf fantazyalarda kaybolmam gerekmiyor. sonuç: belki tek kişi o, ama ben onu seviyorum, bu yüzden kimse girmeyecekse hayatıma, zaten döngümüz belli, ne umurumda!
tümünü göster