gözlerden hatta tüm insanlardan uzakta bir yaşamı düşlemeye başlamıştı kadın.. kendisi öyle bir yer bulacaktı ki bir daha düş kurmasına bile gerek kalmayacaktı.. çünkü zaten olabilecek en iyi yerdi orası.. ilk başta nasıl bir yer olması gerektiğini kurguladı kafasında.. kesinlikle akan bir su olmalıydı.. şelale kenarı tercihiydi.. yüksek ağaçlar, ağaç evler.. bir de su kenarına, yok yok, suyun içine bir masa atacaktı.. o masada yazacaktı bir türlü başlamaya cesaret edemediği romanını.. sonra suya bırakacaktı ve su götürecekti ulaşmasını istediği ellere onu..

sonra romanı bittikten sonra arayacaktı sevdiğini.. her şeyin sona erdiğini, artık sadece kavuşmanın güzelliklerinden, yeniden başlamanın, yeniden tutunmanın verdiği o hazdan bahsedecekti.. ona bir ömür beraber olmayı teklif edecekti.. adam da hiç şüphesiz kabul edecekti.. başka bir sonuç mümkün bile değildi..

yaşadıklarını, o kabus dolu günleri hatırlamak istemiyordu artık.. sevdiği adamın gidişini, bebeğini nasıl kaybettiğini ve hastanede geçmiş onca ayı.. kendisiyle oyun oynuyordu.. günün birinde her şey güzel olacaktı.. ve o gün bugün olmalıydı.. kendisi için en güzel ölümü seçmişti bile.. yeni bir eve taşınmıştı bunun için.. apartman tam 11 katlıydı ve o, son katından bir ev almıştı..