ölüm...

şimdiye kadar hep bir şeye inanmıştım.kader bu.zamanı gelir,olur ve biter...ne zamanını ne de yerini biz değiştirebiliriz..ölüm şeklimizi biz seçemeyiz!..ama bugün inandım ki; «insan» kendinden daha değersiz görebiliyormuş hayatı ve terk edebiliyormuş ölümün kucağına kendisini

zamanın görünen yüzü gösteriyor gerçeği, yineliyor..."istanbul" bu kez bir yok oluşa tanıklık ediyor. şehre hüzün dağılıyor. şehre bir çığ düşüyor... işte o isyankar şarkılar bir genci daha yutuyor.

ölüm, manayı boğan gerçek.hakka teslim,yare veda...ne çaresi var,ne devası..ölüm tek gerçek.öte diyara göç etmek, yenilmek, bir adım gerisinden gitmek. bile bile vazgeçmek. ve bile bile azabı, kendine kefenlemek...

şimdi onlarca insan sessiz seyirci, kimileri aklı ziyan ederek yitirmiş bilinci. peki, neden bu acele değil miyiz hepimiz gidici?

kalmaya yok mu gücümüz? belki de unutuyoruz özümüzü! sanki bilmiyormuşuz gibi hakk'ın gücünü?

ölüm neydi? hatırlanınca soğuk bir sanık. gözler yumulunca olunan tanık... ölüm neydi? neydi, şüphesiz gerçekte aradığımız yanıt?

işte hayat bu!..insan,bir varmış bir yokmuş..