yazının ilk halinde olması gereken birkaç paragraf eksik, çok kopuk görünüyor. gerçi yazdığım herhangi bir derli toplu yazı da zor bulunur ama bu kopukluk bu sefer bilinçli, valla! belki betty blue falan düşer bu tuzağa da bir gereksiz polemik başlatmış oluruz diye. polemikler iyidir zira, yeni fikirler doğar.
ama madem kimse karşı çıkmıyor ben çıkılmış gibi yapayım.

bu ülkenin tek kıraç toprağı kürdistan'da mıdır? yoksa afyon sındırgı diye bir yer yok da bu kemalistlerin bize harita üzerinde bir oyunu mu? bu ülkedeki genç sanatçı kızlar aşık olmak için bir çoban aradıklarında illa kürt mü bulurlar, misal yozgat yerköy'ün delikanlılarının neyi eksiktir. bu ülkedeki her basit saçmalığı -tiyatronun sularının kesilmesi, kötü bir bar sahnesi, internet aşkı falanlar- kalkıp gözümüze soka soka anlatmanın kime ne hissesi vardır?

iki gözüm, siz doğulu iseniz niye bu tür şeyleri "acayiplik" payesinden gözümüze sokuyorsunuz, yok siz batılı iseniz bu kadar ayrıntıya niye hücum ediyorsunuz? o urumiye, süleymaniye manzaralarına dair de edeceğim bir iki kelam var aslında ama "cccbir gece ansızınccc" gibi bir hal alacak. ayrıca o oryantalizmin bir diğer yansıması da filmin çeyreğinin altyazısız ingilizce olmasıdır. bu iki aşık arkadaş ingilizce anlaştıkları için ve aslında pek de bir şey söylemedikleri halde bize o katlanılmaz berbat ingilizce izletilir ve filmin alıcısı olabilecek kadar batılıysanız, bu dili de bilmeniz gerekir.

orhan pamuk çok yapıyor bu işleri, kar'da belirgin şekilde vardı, diğer romanlarında da olan şey. batılı için yazıyor, kalemi oraya gidiyor. ama bir farkla ki orhan pamuk gerçekten batılı. nişantaşı'nda ve avrupa'da yaşamış, onun için kars şaşırtıcı bir manzara, onun için bu ayrıntılar gerçekten ilginç. istanbul'u okuyan kişi adamın samimi değilse bile doğal olduğuna kani olur. isveçli bir okur için diyelim ortadoğu'yu gezen isveçli bir yazar. ama kürt değil! ama istanbul'da son 20 yıldır sanat çevrelerine bulaşmış yeni yetmelerin çekmek zorunda kaldığı yokluk ve arka sokak manzarasından uzakta! ama adam bunlara gerçekten şaşırıyor olabilir! fakat genç kürt sinemacılar burada ne buluyorlar ya da orada bulunup ne bileyim portekiz'de bulunmayan şey ne? yer sofrasında yemek yiyen birilerine gerçekten şaşırıyor ya da bunu sanatsal buluyorsanız bunda bir acayiplik yok mudur?

tamam, bunlar gençlik işleri, elbette bu kadar kolaycılık bulaşacak. yeter ki hikaye iyi olsun, yeter ki iyi hikaye iyi işlensin, kafamıza vurulmadan, gözümüze sokulmadan. ve edi bese! yahu kürtlerle ilgili bütün hikayelerde aşık olup da aynı dili konuşamayan insanlar mı olacak? bu mu yani koca coğrafyanın çıkarıp çıkarabildiği. yok kız türkçe bilmez, yok kız kürtçe bilmez, yok gözler her şeyi anlatır... hakikaten bilinçaltınızda aynı topraklarda yaşadığınız halklara dair ne tip bir cinsal eğilim besliyorsunuz ya da ne tip bir bilinçaltınız var ki eğilimlerinin görünümü bu denli cinsel içerikli olabiliyor. ve o bilinçaltında aynı dili konuşamamak tam olarak neyin imgesi?

ben yanıt istiyorum, yahut eğer bütün bunlar normalse; fırat, bir aşk hikayesi kurguluyoruz bırçet, filmini çekiyoruz, başrollerde sen ben yeter!
tümünü göster