iki yıl önceydi sanırım. okulda insan hakları topluluğu bir panel düzenlemişti. mithat hoca yönetiyordu, katılımcılar arasında evrim alataş vardı, başkaları da. ama ben tek onu anımsıyorum.

hiç unutmam sarı bir kazak giymişti. ifadedeki yetersizliğini ileri sürüp af dilese de ben bu doğulu ağızdan dökülenleri çok sevmiş, sözünü bitirdikten sonraki mahcubiyetine anlam verememiştim. kaç yıl önceki panel ama şu sözleri buz kütlesi gibi zihnime çakılmış : " bizim köye daha elektrik gelmeden, köyün erkeklerine işkencede elektrik verildi." sonra köyünü anlatmaya başladı, denizler'i ağırlayan köyünü, onların idamı haberini aldıktan sonra bir gecede saçları ağaran dayısını anlattı, köylülerin çocuklarına verdikleri isimlerden fideller'den,evrimler'den bahsetti. ben bizim altmış sekizi evrim'le, evrim'den dinleyince daha sevmiştim.

en acı kaybedişlerden oldu ölümü benim için. kelimeler yakıştıramıyorum anısına, bu durumda en iyisi susmak. başkaları unutur mu unutmaz mı bilmem; ama her daim o sarı kazaklı, mahcup gülüşlü kadın olarak benim belleğimde bir yerlerde yaşayacağı kesin.