komik olan neydi bilmiyorum. ama komikti işte, üçümüz de güldüğümüze göre. kavga ettiler. salakça bir kavga. bir yandan kahkahalarla gülüyorlar, bazen arada durup, vitrinlere bakıp, hmm güzel ayakkabıymış filan diyip sonra yine gülerek kavga etmeye devam ediyorlardı. çok saçmaydı. kavga bile denmezdi. ama çok sinirli iki insan kendi dediğini kabul ettirmeye çalışıyorsa, kolundan çekiştiriyorsa, ses yüksekse, herkes sana bakıyorsa, o kavgadır. o öyle diyorsa öyledir. hahah doğum günüydü. iyice anladığından emin olduktan sonra herhangi bir şey söylemesine fırsat vermeden kapattı telefonu.

- hahaha gerçekten bunu ona söyledin mi?
- starda maç var açsana diye de ekledim.
- sonra ne oldu?
- beşiktaş gol yedi.

hayat gerçekten de kendi içinde mütiş'ti. mesela ben aynı saatlerde mutfakta oturmuş şarkıdan bozma bir şiir yazıyordum. tanımadığım bir adam benim yatağımda uyuyordu ve uyandıramıyordum. evdeki tüm yataklar tek kişilikti ve doluydu. zamanım o kadar yoktu ki değil bir şey yapmak, duramıyordum bile. hayatın adil olabilmesi için geri kalan her şeyin anlamsız olması gerekiyordu ki öyleydi de.

"keşke sevdiğimizi değil de içimizi olduğu gibi gösterebilseydik. mesela tam da şöyle olduğunda. cennet deyince aklıma bundan başka bir şey gelmiyor. sonra konuşmalıyım."

bazen hayat seni yapmaman gerekenlerle sınar. hani kim olsa burada bunu yapardı diyeceğin türde şeylerle. tanrı dahil kimsenin seni suçlamayacağı şeylerle. işte sadece, o kötülüğü yapmadığın zaman, böyle şeyleri başardığın zaman, ki dilin varken sessiz kalmak bazı durumlarda gerçekten çok ama çok zor olabiliyor, insan kendisine duyduğu sevgiyi böyle anlara borçlu korkarım.

o öyle dedi. bende böyle dedim. sonra o böyle bozuldu. şöyle demeye getirdi. bilmemne bey tavır yaptı. nasıl demişim. iyi demişmiyim. demesemiydim.

"özür dilerim ama kafanı sikmek gibisi yok."

ne kadar ve ne yaşarsam yaşayayım, ne zaman konuşup ne zaman susacağımı asla öğrenemeyeceğim. ve ne söylersem söyleyeyim, sana düşüncelerimde bile yalan söylemem. ne dediğimi umursamayı bir kez kesince artık her şey diyormuş gibi olabilirim, her şey düşünülebilir. ama sana ait olup da senin bilmediğin hiçbir şey yok bende. nerden biliyorsan, biliyorsun.

"şarkıyı aynı yerinden söylemeye başlayıp aynı yerde kesmek gibi mi?"

ben soğukta dolaşmamasını benimle gelmesini istiyordum. süper yeteneğini kullanarak bi anda ben kızgınken o kızgın oldu. bu sefer ben kendimi savunmaya başladım. nasıl oldu anlamadım. bi baktım ki dert anlatmaya çalışıyorum.

"anlamadın mı? seçim çoktan yapıldı. komünist parti gibiyim, muhalefette bile değilim."

biz de bazen kendi aramızda konuşuyoruz bunu. yani kesinlikle bi tuhaflık var evet. hepimizin kendi gözleri var sonuçta. hepimizin kendi içi var. orada olanlar oradadır. sadece oradadır. anlatırız filan ama oradadır. konuşuruz ama öyle. bu gerçek gözlerimize dokunur en çok ama öyle. sonra konuşmalıyım.

- iki nokta yanyana varmış
- haahahahahahahahahahahahaha
- galiba ağlıcam

bu duyguyu sözlerle tatmin etmemek için kendimi zor tutuyorum
kimi zaman bu daha da zor oluyor
o zaman yatıp uyuyorum
allahtan zaten geç oluyor

uyku
gel beni burdan al çabuk
emredersiniz matmazel
ash'e iyi geceler dileyelim
iyi geceler ash
iyi geceler ash
tümünü göster