her kayış çıkılması gereken bir merdivendir.
içkiyi bırakmış alkoliğin tek damla dahi olsun alkol alışına "kay"mak denir. zira tek damla ile ilgili en alkolikçe deyişi meksikalılar etmiştir: içiyor musun sorusuna: "ya hiç ya da bir tane değil" diye cevap vererek. ben ise bu başlığın ilk entry sinden beri uzun süreli bir diyetten sık sık kaymaktayım. buradan, her kayışımda beynime kayanlara seslenmek isterim, ki hiç biri buralarda gezmez, ama ben yalnızca burada yazarım.
bazı tipler var, bütün hayata karşı kollarını sıvamışlar sanki. bana sunulanlara bakıp, nasıl da çarçur ettiğimi düşünüyorlar. çünkü bütün bu israftan geriye, elimde kalanlar, bir yabancının görebileceği şeyler değil. benim dahi, kaybedemeyeceğim şekilde ellerimde birikenleri görebilmem için, önce bir kumarbaz gibi her şeyi tüketmem gerekiyor.
maddi veya manevi, hayatın herhangi bir alanında nakitim kalmadığında; başta kolları sıvalı acarlar ve acunlar (ki bazıları dostumdur) ardından ayaklarını genetik servetlerine uzatmış şanslılar (ki bazıları dostumdur), ardından doğaları gereği manüpilatif tilkiler (ki bazıları dostumdur) , ardından götlerini dayayacak hiçbir yeri olmayan bir garip özgüvenliler (ki bazıları dostumdur) , ardından: "gündür geçer" diyen her cahil bilge (ki bazıları dostumdur) , ardından çektiklerini çekmediğim, taşıdıklarını taşımadığım için bana kızanlar ( ki bazıları dostumdur) ve en son olarak kadınlar ( ki bazıları beni seviyor hala) ; benim artık bittiğim konusunda hemfikir olurlar. o zaman elimde kalan tek şey ise bütün bunların farkında olmak olur.
ne başımı göğe erdirir ne de leşimi yerden kazıtır bu. sadece köşe başında para verdiğiniz adamın ben olmadığımın kanıtıdır. sadece bitmeden bitmezdir.
içkiyi bırakmış alkoliğin tek damla dahi olsun alkol alışına "kay"mak denir. zira tek damla ile ilgili en alkolikçe deyişi meksikalılar etmiştir: içiyor musun sorusuna: "ya hiç ya da bir tane değil" diye cevap vererek. ben ise bu başlığın ilk entry sinden beri uzun süreli bir diyetten sık sık kaymaktayım. buradan, her kayışımda beynime kayanlara seslenmek isterim, ki hiç biri buralarda gezmez, ama ben yalnızca burada yazarım.
bazı tipler var, bütün hayata karşı kollarını sıvamışlar sanki. bana sunulanlara bakıp, nasıl da çarçur ettiğimi düşünüyorlar. çünkü bütün bu israftan geriye, elimde kalanlar, bir yabancının görebileceği şeyler değil. benim dahi, kaybedemeyeceğim şekilde ellerimde birikenleri görebilmem için, önce bir kumarbaz gibi her şeyi tüketmem gerekiyor.
maddi veya manevi, hayatın herhangi bir alanında nakitim kalmadığında; başta kolları sıvalı acarlar ve acunlar (ki bazıları dostumdur) ardından ayaklarını genetik servetlerine uzatmış şanslılar (ki bazıları dostumdur), ardından doğaları gereği manüpilatif tilkiler (ki bazıları dostumdur) , ardından götlerini dayayacak hiçbir yeri olmayan bir garip özgüvenliler (ki bazıları dostumdur) , ardından: "gündür geçer" diyen her cahil bilge (ki bazıları dostumdur) , ardından çektiklerini çekmediğim, taşıdıklarını taşımadığım için bana kızanlar ( ki bazıları dostumdur) ve en son olarak kadınlar ( ki bazıları beni seviyor hala) ; benim artık bittiğim konusunda hemfikir olurlar. o zaman elimde kalan tek şey ise bütün bunların farkında olmak olur.
ne başımı göğe erdirir ne de leşimi yerden kazıtır bu. sadece köşe başında para verdiğiniz adamın ben olmadığımın kanıtıdır. sadece bitmeden bitmezdir.