sınıf atlama kaygıları ile çıktığı sosyo-ekonomik yolculukta küme düştü; o bir işçi.
bir ayı aşkın zamandır buralarda pek de görünmememin makul nedenleri olduğu açıklamaya çalışıyorum; afedersiniz eşek gibi çalışıyorum. kalan vakitlerde de yeni sosyo-ekonomik konumuma uygun bir sosyo-kültürel reorganizasyon çabası içinde olduğumdan kelli yazma çizme işlerinden uzak duruyorum. öğle yemeği sonrası kahvede oynanan pişti için gereken çalışmalar, maç programlarını ve yeni açılan porno siteleri bir sonraki günün muhabbet konuları için taramk neredeyse tüm boş vakitlerimi işgal ediyor. bir de haftada bir ezgi arıyor, dağıtıyorum, içip içip ne yaptığını bilmez hale geliyorum ya da haftada bir dağıtıyorum, içip içip ne yaptığımı bilmez hale gelince ezgiyi arıyorum, hüsranın standart bir başlama noktası yok.
aslında buraya varmam çok öngörülemez bir durum sayılmamalı. zira üç yıldır zarar eden ve dışarıdan yapılan işlerle ayakta kalmaya çalışan işletmem -küçük özel mülkiyetim- en sonunda battı. batması kısmını tam anlamadıysanız, burada teknik nedenlerle icra edemeyeceğim iki elle yapılan ve "şak" ünlemiyle sonlanan hareketi düşününüz. battı! bu durumda başa dönmüş biçimde ne şekilsiz işler yapabileceğim konusuna fantastik bir dönüş yaptık; deri halı ticaretine girelim, müteahhit olalım, samsung tanıtım elemanı olalım, çeviri yapalım, hiçbir iş yapmayıp sürünelim, hatta ve hatta yazma işini daha ciddiye alalım gibi önerileri kendimle istişare ettim. fakat kendime uygun bir seçenek bulamadım ve hazır yaş da kemale ermiş, göt göbek fazlasıyla zuhur etmişken, hatta saçlarımın arka bölümü sit-com esprilerine konu olacak kadar açılmışken seksapelimi yeniden kazanabileceğim bir mesleğe yönelmeye karar verdim. bundan yıllar evvel abd'de yapılmış bir ankette kadınların en seksi bulduğu meslek erbapları listesinin ilk üç sırasını taradım. 1. kamyoncular; ben efendim afedersiniz kıç kadar ford ka'yı kullanamıyorum hakkıyla kamyonu nasıl haydayacaksam. ayrıca bu mevki için günümüzde uzun bir zaman ve meşakatli çalışma gerekiyor. e tipi ehliyet, src kursu stajı falan filan, ben efendim afedersiniz kıç kadar okulları bitirmemişim. kamyon işi yattı, halbuki hevesliydim de, o zalim klibindeki hatunun gerçekliğine inansam yine de hevesimi korurum. 2. sanatçılar. zannediyorum yoruma gerek yok, herhangi bir sanatı icra etme şansına sahip değilim. 3. işçiler! aha! vasıfsız işçi aranıyor, bu benim, diyerek daldım olaya. gerçi o kadar vasıfsız sayılmam geçmişte girdiğim yarı çıraklık yarı devrimcilik işlerden taş motoru, kaynak, çekiç falan kullanmayı birazcık bilirim. böylece maceramız başladı.
henüz aylığımı alamamış olsam ve kendime ait hiçbir alan bırakmadan çalışmam gerekse de bu işi seviyorum. hatta uzun zaman sonunda mutluyum diyebilirim. iş dışında neredeyse hiçbir şeye zaman bırakmıyor gerçekten, ama her şeye sahip olan wittgenstein'ın işçi olmak için başvurular yaptığını hatırlayanlar namuslu ve yorucu bir işgününün sonunda bir adamın kendini erkek gibi hissetmesini !:bu cümlenin hangi filmde geçtiğini hatırlayanlar lütfen ulaşsın:! de anlayacaklardır.
halimizin özeti budur, önümüzdeki günlerde vakit bulursam iş yaşamımda edindiğim engin tecrübeleri sizlerle paylaşmayı umuyorum.
bir ayı aşkın zamandır buralarda pek de görünmememin makul nedenleri olduğu açıklamaya çalışıyorum; afedersiniz eşek gibi çalışıyorum. kalan vakitlerde de yeni sosyo-ekonomik konumuma uygun bir sosyo-kültürel reorganizasyon çabası içinde olduğumdan kelli yazma çizme işlerinden uzak duruyorum. öğle yemeği sonrası kahvede oynanan pişti için gereken çalışmalar, maç programlarını ve yeni açılan porno siteleri bir sonraki günün muhabbet konuları için taramk neredeyse tüm boş vakitlerimi işgal ediyor. bir de haftada bir ezgi arıyor, dağıtıyorum, içip içip ne yaptığını bilmez hale geliyorum ya da haftada bir dağıtıyorum, içip içip ne yaptığımı bilmez hale gelince ezgiyi arıyorum, hüsranın standart bir başlama noktası yok.
aslında buraya varmam çok öngörülemez bir durum sayılmamalı. zira üç yıldır zarar eden ve dışarıdan yapılan işlerle ayakta kalmaya çalışan işletmem -küçük özel mülkiyetim- en sonunda battı. batması kısmını tam anlamadıysanız, burada teknik nedenlerle icra edemeyeceğim iki elle yapılan ve "şak" ünlemiyle sonlanan hareketi düşününüz. battı! bu durumda başa dönmüş biçimde ne şekilsiz işler yapabileceğim konusuna fantastik bir dönüş yaptık; deri halı ticaretine girelim, müteahhit olalım, samsung tanıtım elemanı olalım, çeviri yapalım, hiçbir iş yapmayıp sürünelim, hatta ve hatta yazma işini daha ciddiye alalım gibi önerileri kendimle istişare ettim. fakat kendime uygun bir seçenek bulamadım ve hazır yaş da kemale ermiş, göt göbek fazlasıyla zuhur etmişken, hatta saçlarımın arka bölümü sit-com esprilerine konu olacak kadar açılmışken seksapelimi yeniden kazanabileceğim bir mesleğe yönelmeye karar verdim. bundan yıllar evvel abd'de yapılmış bir ankette kadınların en seksi bulduğu meslek erbapları listesinin ilk üç sırasını taradım. 1. kamyoncular; ben efendim afedersiniz kıç kadar ford ka'yı kullanamıyorum hakkıyla kamyonu nasıl haydayacaksam. ayrıca bu mevki için günümüzde uzun bir zaman ve meşakatli çalışma gerekiyor. e tipi ehliyet, src kursu stajı falan filan, ben efendim afedersiniz kıç kadar okulları bitirmemişim. kamyon işi yattı, halbuki hevesliydim de, o zalim klibindeki hatunun gerçekliğine inansam yine de hevesimi korurum. 2. sanatçılar. zannediyorum yoruma gerek yok, herhangi bir sanatı icra etme şansına sahip değilim. 3. işçiler! aha! vasıfsız işçi aranıyor, bu benim, diyerek daldım olaya. gerçi o kadar vasıfsız sayılmam geçmişte girdiğim yarı çıraklık yarı devrimcilik işlerden taş motoru, kaynak, çekiç falan kullanmayı birazcık bilirim. böylece maceramız başladı.
henüz aylığımı alamamış olsam ve kendime ait hiçbir alan bırakmadan çalışmam gerekse de bu işi seviyorum. hatta uzun zaman sonunda mutluyum diyebilirim. iş dışında neredeyse hiçbir şeye zaman bırakmıyor gerçekten, ama her şeye sahip olan wittgenstein'ın işçi olmak için başvurular yaptığını hatırlayanlar namuslu ve yorucu bir işgününün sonunda bir adamın kendini erkek gibi hissetmesini !:bu cümlenin hangi filmde geçtiğini hatırlayanlar lütfen ulaşsın:! de anlayacaklardır.
halimizin özeti budur, önümüzdeki günlerde vakit bulursam iş yaşamımda edindiğim engin tecrübeleri sizlerle paylaşmayı umuyorum.