postmodern bir masal. özgürlük savaşçısı harry potter'ın bu masaldaki misyonu düşünce ve ifade özgürlüğünün tam olarak uygulanmasını sağlamak üzere yetkili mercilere baskı uygulamak.

masalın adında geçen puştluklar ülkesi tabiri de esasında bir ironi. zamanıevvelinde içinde bulunduğu ülkeyle ilgili olarak bu ifadeyi kullandığı için kürek cezasına çarptırılan bir kasaba esnafının bu (c)ezaya dayanamayıp okyanusun ortasında bir punduna getirerek kendini serin sulara bırakması olayına bir gönderme...

gerçekten, insan içinde yaşadığı ülkeye 'puştluklar ülkesi' tabirini yakıştıramaz mı? yakıştırırsa devlet-i ali'nin kendinden ali menfaatlerini ihlal etmiş mi olur? harry potter'ın meselesi işte tam da bu.

ülke yönetiminde söz sahibi olan türlü insanların puştluk tabir edilen eylemler içinde bulunmasına gönderme yapmak için 'puştluklar ülkesi' denemez mi? pek tabii denir. puştluklar ülkesi dendiğinde normal bir zihinde canlanması beklenen imge: "içinde puştluklar yapılan ülke"dir. "puşt ülke" değildir. kaldı ki bir ülkeye puşt demek, o ülke vatandaşlarının alayına puşt dendiği çıkarımına götürmemelidir yargıcıları. ülke ayrı kavramdır, vatan ayrı, vatandaş ayrı.

ceza kanunlarında, son derece muğlak ifadelerle özgürlüğe sekte vurulması harry potter'ın olduğu kadar biz okurlarının da canını sıkmakta. devletin manevi şahsiyeti mi olur? devlet dediğin etli butlu ruhlu bir varlık değil sadece evraklarla yaşayan ve resmi dille konuşan bir nazariyedir. devletin canı acımaz, devlet öç almaz; devlet sevinmez ve üzülmez. devlet gocunmaz. devlet yaralanmaz... ancak devletin ilgili makamındaki yöneticilerin makam adına yaptıkları açıklamalarda yer verilen duygusal ifadeler onların teknik yetersizliklerini gösterir. yoksa devletin gerçekten sözgelimi birilerine küstüğünü filan değil.

gelgelelim türlü puştlukların yapanın yanına kar kalmasını sağlayan kokuşmuş bir sisteme ve anlayışa sahip birçok ülke var günümüzde. bunların geneli de 'gelişmekte olan' ülkeler. devletin her türlü kuralı ihdas etmeye yetkili ancak iş bu kurallara uymaya geldiğinde kesinlikle sorumsuz olduğuna inanan insan azmanlarının yaşadığı ülkeler var. acaba türkiye bunlardan biri mi? yoksa yavaş yavaş özgürlük kavramıyla ilgili putlar kırılıp tabular yıkılıyor mu? yönetilen kadar yönetenin de önceden konulmuş objektif kurallarla bağlı olduğu bir hukuk düzeni çok mu uzak ülkemize? ülkemiz acaba bir puştluklar ülkesi olmaya mı namzet yoksa her şeyin şeffaf olduğu, her gerçek kişinin hesap verme zorunluluğu ile yaşadığı gerçek bir hukuk ülkesi olmaya mı? bu retorik soruların cevabını ise bu masalı okuyan sevgili okuyucular versinler.
tümünü göster