gidene "kal" diyememenin sıkıntısı. üstelik "ikimizin de kedi olduğu bir hayatta görüşürüz" kelamı var bi' de.. fre$ olmaya çabalıyorum ama yalnız olunca olmuyo o. fena yani. summer 78 mesela, hep kaçıyorum, hep buluyo: hüzünlendiriyo. hayır boris vian dinlemek istemiyorum. "the fisher tale" sadece. üzerine biraz green grass serpiştirebilirim, biraz da `dial: revenge`. özledim. fena halde özledim ve özlemi annıyorum. iyiydik lan, aslında. yani nebileyim, güzeldi. çekiciydi. kaçamak olanın cazibesi mi cezbetti dersin? de. zaten öyledir. çünkü öyledir. "bilmiyorum iyi galiba"nın altında yatan, az hasarla atlatılmışlık duygusu. ritüeli bununla tamamlamasaydın daha çok saygı duyabilirdim oysa. yokmuşum gibi davranman da cabası. küçücük olmanın vehameti. kızamamak. bira içerken son derece bira içmek gibi aşk. yahu tam aşık olacaktım. duygularımdan arınmak istiyorum mümkünse. bu konuda yardımcı olacak insanlara bira filan ısmarlamak istiyorum. "içtim bugün, sensiz. ilk defa." her şeyimi çalıyorsun. laflarımı, triplerimi.. sonra da gidiyosun. sezen'e bağlanıp "gitme kal" triblerine girmeyeceğimi bile bile hemde. orası daha fena ya..

"gitmek, gitmektir işte."
tümünü göster