inglourious basterds
soysuzlar çetesi,quentin tarantino sinemasının karakteristik pek çok özelliğini bünyesinde barındırmasına karşın bir tür dönem filmi olmasıyla da tarantino'nun filmografisinde ayrıksı bir yer ediniyor.

film, "bir zamanlar nazi işgalindeki fransa'da" yazısıyla açılıyor.ancak bir dönem filminden umulan klasik beklentileri karşılamaktan biraz uzak. "nazi işgalindeki fransa", ikinci dünya savaşı dönemini akla getirse de toplumsal hafızaya uygun bir hikaye karşılamıyor seyirciyi. ne orduların cephelerdeki sıcak savaş sahneleri var; ne bombalanan şehirler... ne ikinci dünya savaşı dönemini konu alan yapıtların klişelerine yer var filmde ne de naziler'in işgaline karşı çıkmış fransızlar'ın direnişine... nazi işgalindeki fransa denince, ister istemez bilhassa kantçı tayfanın kafaya vura vura yerleştirdiği etik bilgilerin çağrışması ise nafile. zira ne barışın, ne de kendilerine vaat edilmiş bir cennetin varlığına karşın katolikler'den daha azimle direnen ve çoğunlukla camus'nün veba'sındaki dr.rieux ile simgeleşen yahut örneklenen varoluşçuların yüceltilmesi söz konusu. yüceltmiyor tarantino; yerden yere de vurmuyor kimseyi. tarihi olgulardan,toplumsal mesajlardan bağımsız bir senaryoyla, o çokça nev'i şahsına münhasır biçimiyle sinemasal bir fantazya temaşa ettiriyor seyirciye.

tarihsel bilgilerden yola çıkarak çöküşü kapsayan son dönemlerini bir sığınakta geçirdiğini bildiğimiz hitler'i,propaganda bakanı goebbels ile birlikte paris'te bir sinema salonunda düzenlenen gala gecesine uğratıyor, locaya yerleştiriyor ve önde gelen ss subaylarını da... meseleyse şu, ailesi naziler tarafından öldürülmüşken kendisi kurtulmayı başarmış olan ve farklı bir kimlikle halihazırdaki sinema salonunun yönetimini elinde bulunduran shosanna dreyfus'un gala gecesi peliküllerle yangın çıkararak bir salon dolusu nazi'den ateşli küllü bir intikam alma planları yapması. tabii en az onun kadar intikam tutkusuyla dolu yahudiler'den oluşagelmiş soysuzlar çetesi'nin de yardımlarıyla. anlayacağınız tarantino'nun toplumsal mesajlar vermek, tarihsel gerçekleri yansıtmak gibi bir derdi yok. gözlerimi kaparım,kurmacamı yaparım düsturuyla hareket ettiği açık.
kendi açımdan bir beis olmadığını söylemeliyim.

--- spoiler ---

hatta hitler'in bir sinema salonunda filmlerin alevleri ve 'şerefsiz piç' kardeşlerimizin kurşunlarıyla ölmesi konulu fantazya hoşuma gitmiyor değil.

--- spoiler ---

ancak tarihsel gerçekleri bir kenara itip sinemasal anlayışa öncelik verme yolundaki seçimi tarantino'yu eleştirilerden bir ölçüde muaf kılsa da, bazı habis fetişlerinden muzdarip olanlarımız var. ayak fetişizminden bahsetmiyorum (ha yine ayak var bu arada) filmografisi kabardıkça daha da tehlikeli boyutlara ulaşan şiddet ve kan fetişizmi işaret etmek istediğim. anlamadığım, çok mu gerekli şiddeti bu denli estetize etmek? kafa derisi yüzmeler, alınlara keskin bıçaklarla derin gamalı haçlar oymalar, kurşun yarasına parmak sokmalar falan. neyse tarantino'dur işte kestirir biçtirir diyip bir şekilde sineye çekeriz de kastın belirlenişine değmeden de edemeyeceğim sanki. karakterlerini çoğu zaman emin ellere teslim eden tarantino oyuncu seçiminde her zamanki özeni göstermemiş gibi. christoph waltz'ı bilhassa tenzih ettiğimi belirteyim. fakat alabildiğine amiyane tabirle dile geleceğim ki: brad pitt beni ifrit etti. film boyunca arz-ı endam ettiği tüm sahnelerde yüzüne yapışan sabit alaycı ifadeyi kolaylayan eğik ağzı, kıstığı tek gözüyle hep aynı çizgide seyreden ve christoph waltz'inkinin yanında daha da cücükleşen oyunculuk performansı tarantino sinemasına aşina her izleyene "ah ulan nerde o harvey keitel'lar, nerde o steve buscemi'ler" dedirtecek cinsten.

yine de tarantino'nun sırf diyalog yazmak için doğduğu kanısını kuvvetlendiren diyalogları ve etkiliyici dönem atmosferinden ötürü filmin hakkını da teslim etmek gerek bir yerde.

netice itibariyle soysuzlar çetesi, referansları !:örnek olarak en başta filmin adı gösterilebilir. enzo castellari'nin inglorious bastards isimli filminden geliyor.:! , döngüselinden kurgusu, yoğun şiddet öğeleri kullanımıyla, ayaklı, kanlı klasik bir quentin tarantino filmi.