bir cem adrian şarkısı bu. bu şarkıyı orjinalinden önce ve orjinalinden daha güzel bir şekliyle dinledim. bir yere gidemeyecek kadar yorgun ve kimseyi gönderemeyecek kadar ruhsuz kimseler için bile yeterince güzeldi. şarkılığından çıkarıp sırf söze dökünce eksik kalsa da bir şeyler, ki bırakın kalıversin; önce olduğu yerde sayanlara kaçtığı şehirlerde kalanlara başladığı yere geri dönenlere gelsin, sonra nereye isterse oraya gitsin.

(edit+bonus: http://www.youtube.com )

***

gölgeni, ismini sil yavaş yavaş. giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığının. kalbini, kendini sök yavaş yavaş. giderken bu kentten sakın ağlama sus. unut, ne yaptı sana. unut, neler anlattı. unut, ne varsa vazgeçtiğin...

yüzünde korkularla, içinde çığlıklarla, kalbinde simsiyahlar; nereye gidiyorsun?
hep bu şarkılarla, kıymetsiz dualarla, utanmaz bir yağmurla; nereye gidiyorsun?

yolları, duvarları geç yavaş yavaş. giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını. ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş. giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının.

ve unut, ne yaptı sana. unut, neler anlattı. unut, ne varsa vazgeçtiğin...

bu sahte baharlarla, kıymetsiz dualarla, utanmaz bir yağmurla... yine mi gidiyorsun?

çocuk... her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği,
ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı.
çevir gökyüzüne başını, bakma arkana.
daha sert basa basa, daha güçlü! anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla.

gitmek yenilmek değildir, kazanmak da.
gitmek gitmektir işte. hepsi bu.