beklenen mektubun gelmemesi

çocukları tutuklamışlar bu hafta, hepsini tanırım.

çocukları tutuklamışlar, yeni öğrendim. yoktan yere hem, hem aferin onlara güzel susmuşlar delil yok, salarlar yakında. çocukları tutuklamışlar, biriyle birlikte zamanında ayrı koğuşlarda yattık, içtiğimiz ayrı gitmezken kadınmış deyip ayırdılar. mektuplar yazardık, annem botlar almıştı ona da, sonra mektuplar bedava giderdi köşeye "iç posta" yazınca. astımı vardır, dayanamazdı daha uzun kalsa, saldılar, mektup yollarken garfield köşesi yapıştırırdı yanına, hay allah, yazısı okunaksızdı. yazısı çok okunaksız, çok özensizdi, halbuki cepheli kızlar bir mektuplar yazarlardı yoldaşlarına daktilo gibi yazı. ama bizim kızan işte, zaten kıvırcık saçları her daim karışık, her daim isyanlı.

çocukları tutuklamışlar; hepsini tanırım. birini abisi tutuşturmuştu elimize, lisedeydi, zordu anlaşmak, tembeldi birazcık, güzel kızdı, burnu şahin burnu, boyu servi. korktuğu zamanları da bilirim, heveslerini de, ilk aşkını hatırlarım, çekingenliğini, sessizliklerini ve hatırını abisinin. abisi o içerdeyken evlendi, sıra mı savdı ne. bir ara ikili bir çalışma yapmaya başlamıştık, ama ben hep çok meşgul olunca, ayıp kalmış oradan.

çocukları tutuklamışlar, üçüncüsünü bilmem çok, görmüşlüğüm vardır yalan yok, konuştuk da protokol icabı, kuşak farkından olsa ama bilmem çok. demek bizden o kadar yaş küçükleri tutukluyorlar, biz de pinekliyoruz köşeciklerimizde. bir eyleme iş kıyafetiyle gelişini bilirim bu kızanın, bir yandan taş toplar kaldırımdan, bir yandan utanır, hey allahım gençler hep ateş, şimdi tutuklu.

"iç posta" ne uzak bir hayal, şimdi çocukları tutuklamışlar, kızları, biri kıvır kıvır eskilerden, birinin çocukluğu te şurada serili, biri hafif tonton sevimli. birinin astım ilacı hep aklımda, birini korumak için üstüne kapanmışım beni tekmelemesi unutulmaz, birini çok tanımam sevdiği bir oğlan vardı onu hatırlarım. hepsiyle toplandık konuştuk, birine mektup yazmışlığım vardır, birine kestane ısmarladım gima önünde, birini çok tanımam cebeci'de fırtınalar estirirmiş.

şimdi mektup yazmalı ya zordur içeriye yazmak. şimdi onların kimi var mektuptan gayrı, şimdi biliyorum zor bir hatır sormak icap eder, hem öyle delikanlılar ki.

ben bir selam ederim unutmam, ama siz de yazın, bir selam hiç değilse. hem çok fazladır ilimleri her birinin, sonuncusu az tanırım ya vardır onun da hikmeti. çok bizim çocuklar, susmayı bilmişlerdir, çaktırmazlar mektup beklediklerini, ama dört duvara bir satır girse az şey mi? soğuktur orası bu ağustosta bile, sakın sıcakların rehavetine aldanmayın, yazın bir şeyler, tutuklanmasınlar diye değil, tutuklandıklarında yalnız kalmadıklarını bilsinler diye:

evrim erdoğdu
gülnur ertaş
eda ünalan
sincan f tipi hapishanesi kadın bölümü sincan/ankara

"demokrasi açılımı" dediniz, yazın görün verilecek yanıtlarda demokrasi sözcüğünün üstü karalanacak. hem bilmezsiniz üç korner bir penaltı, üç kere demokrasi diyene mektup yasağı uygulanacak.

beklerler, haklarıdır, birinin saçları kıvır kıvır, biri uzun servi, birini tanımam dediklerine göre tonton sevimli...
tümünü göster