çok acayip oyunlar oynanıyor memlekette, sanmıyorum dış mihraklı olsunlar, o kadar acayip yani. bütün oyunun ilham kaynağı içimizdeki çocuk, bir türlü büyümek istemiyor. iç mihraklı, taa içimize, çocukluğumuza inecek kadar mihraklı bir oyun oynanıyor, çok acayip. sivil asker tahterevallisinde bir o iniyor bir bu kalkıyor, bir havalanıyorlar, bir kıçları yere vuruyor zıplıyor. sıkıldıklarında ortada buluşup konuşuyorlar, sonra biri kaykılıyor arkaya doğru, basıyor ağırlığı, bacaklarını kaldırıyor, diğeri kahkahalarla havalara uçuyor. çok acayip oyun, aklım almıyor.
öyle garip denge hallerinden birinde chp, bir laf attı ortaya -kıçını götürebildiği kadar uca götürüp, ek ağırlıkları yanına alıp- geçici 15. maddeyi el ele kaldıralım, 12 eylülcüler yargılansın. sonra garip bir şey oldu, bütün bir ülke 12 eylül'de neler olduğunu yeni öğrenmiş gibi ağzını aval aval açıp izlemeye başladı, köşeciler köşelerinde, idris ve ahmet ve hasan abiler sandalyelerinde en doğrusunun ne olduğunu anlatmaya giriştiler. buraları biliyorsunuz zaten, kenan paşa'nın "yargılanırsam intihar ederim" dediğini de biliyorsunuz, hepsi tamam yani. bilmediğimiz kimleri ne için ve nasıl yargılayacağımız. paşa'yı yargıladılar varsayalım, sonra diyarbakır cezaevi bilmemkaçıncı müdürünü ya da metris kışlası saymanını da yargıladılar diyelim hatta, sonra sonra? misal paşa'ya methiyeler düzenleri, resmilerini satın alanları da yargılayacaklar mı? yahut ilkokulda her üç günde bir suratımı darmadağın edecek kadar fena döven öğretmeni mi, sendikasızlaşan işçileri, birkaç büyük popstarı, ahu tuğba ve serpil çakmaklı'yı, erdal'ı tutan parmaklığı, ipi, kapıyı, tabureyi, bodrum'da bar açanları, bodrumlarında kaçak saklayıp vicdanını rahatlatanları, alış veriş merkezlerini, mazot ve odunu, tolga savacı'yı, bütün iskelelerde gördüğümüz illa kürt olan sıvacıları, midyeciler, hayali ihracatçıları, işini bilen memurları, işinden anlamayan fişlemecileri, mezar hırsızlarını, gece bekçilerini, zina ediyor diye öpüşen çiftleri kovalayan park görevlilerini, cherry cherry lady ile yekeke'yi, kandan bayrak, kınadan dövme yapanları, biztihi kanı ve kınayı...
suç duyurusu için bir liste yapmalı, toplumu iliklerine kadar çözen, dejenere eden, yaşar ustalar'dan çok zalim ceyarlar'ın tarafına geçiren her şeyi her şeyi yargılamak mümkün mü? bırakınız yargılama sürecindeki komuta kademesini sıralamayı, o yıllardaki en küçük askeri birimlerin tamamı yargılansa bile çözülmez bizim davamız, divana kalır gibi. ha bir de üç tane kıytırık korucuyu yargılayamayan, yahut yargılasa sırtlarını pış pışlayan adalet sistemi? gülemiyorum bile...
paşa intihar edermiş... gavur diyor ya "with all my respect sir", aynı o tonda "with all my anger sir, bir siktirgit geber mına koyim!"

yormayalım bu kadar kendimizi, 12 eylül yargılanmıştır zaten, hatta inanmazsanız devam da ediyor davalar. şu kadar idam, bu kadar işkence, bilmemnekadar gözyaşı... bakın dev-yol anadavası devam ediyor, dün ankara 6. ağır ceza mahkemesi'nde duruşması görüldü. tahterevallinin orta yerindeki civata yağlandı, bakımı yapıldı. 784 sanıkla başlamış 21 kişi kalmış hala yargılanan. 763'ünün suçsuz yere gözaltında kalmakla yırttığını mı düşünüyorsunuz, yanılırsınız. davaları ayrıldı, 3ü asıldı, bir bölümü uzun yıllar yattı, bir kısmı kaştan lavrion'a birkaç mevsim yüzdü, hala uzak illerdeler, deliren de olmuştur, intihar eden de. 763 kişi...

bırakın allahaşkına 30 yıl geçmiş, ara ara böyle umutlarla çıkış arayanları (ulan sahici olsa ya biraz, onlar bile hamasi), daha iyi bir plan yapalım biz, önce şu tahterevalliyi bir bozalım.

12 eylül dedim ya yargılanmıştır, daha da davası olmaz. 12 eylül'ü asıl zeki müren yargılamıştır. vaktiyle yasaklı zeki müren'i görmeye bodruma giden bir gazeteci sormuş:
- efendim size niye paşa diyorlar?
- ankara'dakilere ibne diyemedikleri için.