bir kadın seviyor, bilmiyor, söylemeyemez de gavurluğu bana emanetten, kadını pek bir bilmiyor, koynunda sakladığı kanaviçeli mendilden.
bir kadın seviyor, yaşmaklardan göremiyor, görse, saflığı -ah benim delikanlım- görmemeklerden, kadının inceden beline vuruluyor, sanki biraz et benine.
bir kadın seviyor, küçük adımlarla yürüyor kadın, sanki bir şeyler işliyor, işlemekten vurgun ayaklarını seriyor delikanlı çeşme üstüne, of çekiyor kadına.
bir kadın seviyor, çeyizinden emin, sordurmuyor kimselere ve sabahları ısmarlanmış yumurtalar topluyor kuskus işlemene.
bir kadın seviyor, tesadüf çalıyor kapısını, gülücüğe kanmasa söyleyecek derdini, anam gönderdi deyip hızla koşuyor.
bir kadın seviyor, lokmalar boğazında takılı ve inekleri hala gübre atıyor kadının geçtiği yola, omzunda nice bin yıldan kalma bir üreme alışkanlığı.
bir kadın seviyor, kukla oynatacak yerde, oynuyor rakılı başka düğün avlularında, aynayı hafifçe uzatıyor, kadın sanki başkasına bakıyor.
bir kadın seviyor, bıçağı çekilmiş elinde, kupa bacak atıyor pat üseyinin kızan, bıçağını vurmadan masaya, pek bir ağız dolu küfür ediyor.
bir kadın seviyor, çeşmenin sundurmasına oturmuş, caminin incir ağacı üzerine pisliyor, kadına bakılı pek muteber gülümsüyor.
bir kadın seviyor, kadının kanaviçeli çeyizlikleri, belki gerdek gecesi açılacak onca bilinmezden biri.
bir kadın seviyor, kadın hiç oralı olmuyor, omzunda bakraçlar, yürüyor, kimbilir hangi ineği sağmayı, bilmem hangi susamlardan fırın yakmayı kuruyor.

kadın. kanaviçelerini -bilemezsin- hayalsiz işliyor.

***

bir çocuk seviyor, çocuğun kaşı gözü, huyu suyu, biraz da ev ahalisini ayartıyor.
bir çocuk seviyor, yüklenmiş bakraçları çeşme yolunda, annesi iki tane çaktığı için hem, hem belki görür umuduyla.
bir çocuk seviyor, sırtta iki güğüm taşısın diye değnek, yaşmağına birazcık gözyaşı, birazcık umut, olmaz ki evlenmemiş kızı öpmek.
bir çocuk seviyor, kalın bilekleriyle harman döverken ve üstelik görmüştü bir kere yabayla saman savururken.
bir çocuk seviyor, çocuk yaba tutarken bileğine sarılı tülbent, belki sözlü, işliyor çeyizlerini yaşlı gözü.
bir çocuk seviyor, sevdiğinden habersiz, dövecek onu, babası anasını döverken sığınıp kuytuya sessiz.
bir çocuk seviyor, çok diyecekler çeyizine, kanaviçeleri gözlere namlı, bilmiyor işte çocuğa mı işli.
bir çocuk seviyor, çeşme önü kalabalık, üstü bağırtılar kimbilir kime duymalık, ah başkasını sevdiğinden duymuyor diğer delikanlıları.
bir çocuk seviyor, bakraçlar kıpır kıpır, gözlerinde kör fenerler, bu akşam tetaşkalarda toplanmalı.
bir çocuk seviyor, görse onu bu çeşme üstündekiler, belki görmemelerine sebep çocuk söylemiştir onlara, zaten bilekleri kalın, kavgacı, korkmuşlardır.
bir çocuk seviyor, anası sallıyor tığı gözüne doğru, bitirilecek işler.

çocuğu aklına getiremiyor, bildiği kanaviçe desenleri, pek bir nakışlar, pek bir yitişler.

***

kız oğlanı seviyor diye düşündü, üzerine düşen caminin incirleri olmasa daha rahat düşünürdü.
oğlan kızı seviyor diye bakındı, sarkan bacaklarından çamur ve tezek ve küspe damlamasa daha rahat bakacaktı.
kız oğlanı seviyordu, feracesiyle yaşlı anası uzaktan takip ediyor kızı, kurulduğundan beri kurnasında hiç durmadan akan suyun verdiği bir sızı.
oğlan kızı seviyordu, hazırdı bir sıçramayla inip kendi üzerinden yere atılmaya kavgalara.
kız oğlanı seviyordu, çelimsiz bir ceylan işlemişti, kaneviçenin uzanıp gittiği dalgalara.
oğlan kızı seviyordu, tüfeğinin attığında vurduğu, anasının bu zor zamanlarında yardıma muhtaç olduğu.
kız oğlanı seviyordu, oğlan kızı seviyordu, taşmıştı bakraçları, yalağa doğru akan sular kimbilir kimin hayvanını besliyordu.
oğlan kızı seviyordu, yalpalayacak kadar iki kadehten sonra ve bir düğün meydanında ayna kıracak kadar.
kız oğlanı seviyordu, işliyordu çeliği ışıltılı tığında ve bütün yemekleri pişirebilirdi bir gün kendi mutfağında.

oğlan kızı, kız oğlanı, çeşme hep akıyordu. yavrulasalar, onları da gelin damat edecek kadar, akıyor, akıyor, akıyordu.
tümünü göster