hani bazı ihtiyarlar olur ya; tenha bir sokakta, ''kim daha önce yıkılacak?'' diye sahibi ile yarışan bir evin kapısına oturmuş, ''birileri geçse de eskilerden konuşsak'' diye bekleyen. hani bunlar için hep deriz ya: dün ne yediğini hatırlamıyor ama kırk yıl önceyi dün gibi hatırlıyor diye. hani bunlar son on - onbeş yıldır hatırlamaya değer bir şey yaşamadıkları için yakını değil uzağı hatırlarlar. işte ben, zorba'nın kazandaki halini bu ihtiyarlara benzetiyorum. yaşlarını değil de, insana olan hasretlerini. zorba'da tıpkı onlar gibi kazanın içindeki bir merdiven basamağına oturuyor,sohbet edilebilecek, bir şeyler paylaşılabilecek birilerini bekliyor. arada kazana birileri giriyor, çıkıyor. zorba kazana girdiğinde ise çok geç oluyor. bazense onu görmezden geliyorlar. o da, tıpkı selamını duymazdan gelip koşar adım menzil dışına çıkan bir gencin arkasından bakakalan ihtiyarlar gibi bakakalıyor arkalarından. hani bu ihtiyarlar, gencin kendilerinden kaçtığını kabul etmek istemez de, ''işi varmıştır. ondan acele etti herhal'' derler ya, işte öyle.

bazen de bir çocuğa benzetiyorum. ailesi tarafından evden çıkmasına izin verilmeyen, dünyayı pencereden izleyen bir çocuğa. tıpkı south park'taki butters gibi. ne zaman çocuk sesi duysa yüreği kuş gibi çırpıyor. onlara sormak istiyor:
-aşağı mahalleyi yendik mi?
-golleri kim attı?
-nasıldı maç, güzel miydi? (güzel miydi derken yutkunduğunu hayal edin)

çok şey istemiyor aslında, maçı anlatsınlar istiyor. gece yatarken kuracağı hayaller için malzeme toplamak istiyor. hayallerinde de olsa gol atmak istiyor. taraftarların ''zoorba, zoorba'' diye bağırmasını istiyor. tamam, diğer çocuklar için de bağırmıyor taraftarlar, çünkü taraftar yok. ama zorbacığımız için ali samiyendeki/saracoğlundaki/inönüdeki taraftarlar birazcık bağırsa dünya mı yıkılır sanki. diğer çocuklar evin önüne gelince sesleniyor zorba:
-yendik mi? yendik mi?
çocuklar duymuyor/duymazdan geliyor. aralarında konuşarak gözden kayboluyorlar:
-olm bi taaa seni oynatmayacam. b..k gibi oynuyon.
-s...r lan, top senin diye defansa mı geldiğin var.
-yav onu sallayın da, kantır oyna.....

bazen de sokratese benzetiyorum atina sokaklarında gezen. ne uçan, ne kaçan kurtulacak elinden. tuttuğuna, ''bildiği tek şeyin aslında hiç bir şey bilmediği olması gerektiğini'' anlatacak. ama kimse gelmiyor ki şu canı çıkasıca kazana. gelenler de, kafalarının o soylu kafa tarafından si....lmesini istemedikleri için kaçıveriyorlar hemen.

arada denk gelenler ise, ''zıplayan yeşil şey'', "asgsdsghfdfıejkşallşfdsajıı" gibi anlamsız söz öbekleri kurarak zihin sağlığı ile oynuyorlar çocuğun.

zorba, sana bir şey itiraf etmem gerekiyor. bunu bu ortamda söylemek istemezdim, ama nesnel şartlar bana bu kararı dayattı. korkma, sana ilan-ı aşk etmeyeceğim. çünkü eşcinsel değilim, bir gün cinsel tercihlerim değişse bile, brad pitt'den aşağısı kesmez beni zaten. neyse, konuyu dağıtmayalım. zorba sıkı dur, geliyor: sen seçilmiş kişisin. biliyorum, şu an bana normalde gaz çıkarmak için kullandığın bir organınla gülüyorsun. ama gülme. neo morpheus'a güldü mü? john connor arnold abiye siktir çekseydi kim kurtarırdı bizi skynet'den.

şimdi soruyorsun biliyorum: '' beni hangi g...t seçti? niye seçti? seçerken ne kadar içmişti?'' sen de bilirsin ki bu seçilmiş kişi muhabbetleri hep bir kehanete dayanır. senin de öyle bir kehanetin var. henüz benden başka kimse bilmiyor, bana da yarım saat önce iletildi. kehanet şu:

''bir gün internetteki sözlükler yozlaşacak. yazarlar, yaratıcı düşünceler üretmek yerine birbirlerine ayar vermekle meşgul olacak. orjinal bir düşünceyi topluma hediye etmenin verdiği haz doyurmayacak onları. günlerini artı-eksi oy peşinde geçirecekler. futbol müsabakaları hakkında bile adam gibi entry girilemez olacak. bu durum laneth adlı karanlık/hem de bayağı karanlık güçlere hizmet eden oluşumun işine yarayacak. bu yozlaşmayı bahane ederek, kalite ve düzen isteyenlere karanlık fikirlerini aşılayacaklar. yavaş yavaş sanal alemin efendisi olacaklar. sonra bu laneth'e bir yazar gelecek. kartal bakışlı, tilki zekalı, kılıcı zülfikar gibi keskin bir yazar. önce laneth'e, sonra da bütün sanal dünyaya ayarın allahını verecek. herkes: ''abi büyüksün'' deyip onun elini öpecek. bir nevi tatar ramazan gibi. sanal aleme huzur, düzen, kalite gelecek.''

işte zorbacığım kehanet bu. sen de, bu kehanette bildirilen, keskin kalemli yazarsın bana bildirildiğine göre. bir tek ben biliyorum demiştim ya, farkettim de laneth yazarları benden önce öğrenip harekete geçmişler seni durdurmak için. önce senin iyi niyetinden faydalanmışlar, seni zıplayan yeşil şeylerin olduğuna inandırmışlar. normal bir insan: ''burda bi şey yok'' der, kandırıldığını anlar. ama sen seçilmiş kişi olduğun için, zihninde yalan kavramına yer yok. birisinin seninle kafa bulacağını akıl edemiyecek kadar temiz kalplisin. o yüzden zıplayan yeşil şeyler arıyor, bulamayınca da akıl sağlığından şüpheleniyorsun. sonra da zekanı sana karşı kullanmaya kalkmışlar. herkes bilir ''asgsdsghfdfıejkşallşfdsajıı'' söz öbeğinin anlamını. ama sen, o kadar basit anlamlarla yetinemezsin. zekan çok daha kompleks problemleri çözmek için tasarlandığı için, en basit olay ve olguların bile derinine inmeye çalışıyorsun. ve inmeye çalıştığın kuyu sandığın kadar derin olmadığından kafa üstü çakılıyorsun.

eğer bir daha sana zıplayan yeşil şeylerden bahsederlerse:
-''gördüm hacı, şu takla atan mavi şeyin yanındaki demi?'' de.
biliyorum orada takla atan mavi bir nesne yok. işte, işin sırrı da burada. onları kendi silahları ile vuracağız. senin yalan söylemeyeceğini düşündükleri için şaşıracaklar. ''hadi ya, kazanda takla atan mavi bir şey mi varmış'' diyecekler.
yok, harfleri art arda rasgele sıralarlarsa:
- ''hkhsdlkfdksjhfdfsoh'' de. senin dehanın farkında oldukları için, bunu evrenin şifresi falan sanarlar. çözeceğiz derken beyinleri patlar.

ben kim miyim?

a) seçilmiş kişiyi eğitmek üzere seçilen, ve neden kendisinin yerine zorba gibi kendisinden çok daha aşağı bir yazarın seçildiğini anlayamayan, geleceğin liderinin eğitmeni.

b) gece gece canı sıkılan, ve seninle kafa bulan bir yazar.

seçim senin, hangisini seçiyorsun? kırmızı hapımı, yoksa maviyi mi?

yaww o değil de, biri bana ''asgsdsghfdfıejkşallşfdsajıı''nın bir anlamı varsa söyleyebilir mi? ben de size hkhsdlkfdksjhfdfsoh ne anlama geliyor onu söylerim.
tümünü göster