linç; amerikan iç savaşı'nın ardından ortaya çıkmıştır. albay linch, savaşı kaybetmenin hırsıyla serbest bırakmak zorunda olduğu kölelerini halka yargılatmış ve bir samanlığa doldurup ateşe vermiştir. bu tutum güneyde hızla yaygınlaşmış ve halk sağda solda yakaladıkları zencileri nedenli nedensiz asmış, katrana bulamış, kurşunlamış, döverek katletmiştir. eylemin etkisi, katılanlara verdiği meşruluk hissindedir. döktüğü kanla yıkanan toplum, yaptığı eylemin doğruluğundan asla şüphe etmez. bir kez parçası olunduktan sonra tüm günahlar hakkanidir, doğrudur, tek geçerli yoldur. bu yüzdendir ki geçtiğimiz yüzyıla kadar batıda bile idamlar kentlerin en görkemli meydanlarında yapılır, toplumun suça iştiraki sağlanır ve teşvik edilirdi. hatta anglo-sakson hukuğundaki jüri kurumu doğrudan bu ruh halinin yaratılması içindir. yine bu yüzdendir ki aklı selim hiçbir insanın kabul edemeyeceği recm cezası katılanlar için hiçbir yanlışlık içermez. üstelik buna katılanlar da kendi ilkel güdülerini bu yolla tatmin etmenin dışında tıpkı bizim gibi insanlardır. aynı yemekleri yediğimiz, aynı suyu içtiğimiz, aynı havayı soluduğumuz, aynı şekilde işediğimiz, seviştiğimiz, güldüğümüz ve ağladığımız insanlar tam da bu saiklerle bir insanı taşlayıp sonra da kanlar içindeki suratına tükürebilirler. ve bu insanları aşağılamadan evvel yanıtlamak gerekir; hiç mi bir lince katılmadınız? ilkokul sıralarında küçük bir kabahatla tahtaya çıkarılan arkadaşınızın suçunu abartılı bir şekilde onaylamadınız mı veyahut "tecavüzcüleri asacaksın keseceksin" türünde cümle kurmadan mı yaşadınız bu vakte kadar? bilinmez. dikkat ediniz tecavüzcüleri asmaya bu denli hevesli ülkede internette sürekli çocuk pornosu ve tecavüz videosu izleniyor, pek öyle asılıp da kurtulunacak kadar düşük bir oran da değil.
bilinen odur ki "ilk taşı günahsız olanınız atsın" denilirse bugünün lince bir arınma ritüeli olarak katılmış insanı tereddüt etmeden taşı atacak, taşlama bittiğinde o tüm günahlarını ölü bir beden üzerinde bırakacaktır. birini topluca namussuz ilan eden kendisinin namusluluğunu tartışılabilir olmaktan kurtaracak ve büyük bir erdemlilik payesi kazandıran savunma mekanizmasını devreye sokacaktır.

solun ne ilgisi vardır bunlarla?
solda kurulan kimi ortaklıkların, kimi dışlamaların temeli tıpatıp aynıdır. kuşkusuz bu durum ortaklıkları yanlışlamaz, ama yarattıkları etkilerin zararlarına dikkatle bakmayı gerektirir.

bir örnek olarak 70lerin sonundan bu yana pda'ya (aydınlık çevresi) karşı alınan tutumu sayabiliriz. o dönemler kemalizm ve ulusalcılık konusunda diğer gruplardan pek de farklı düşünmeyen (açı farkı daha dardı hiç değilse) pda, ihbarcılığı, maoculuğu, bir miktar güçlü olması, düşmanca tutumları nedeniyle ortak düşman ilan edilmiştir. halbuki sol içi şiddeti başka yöntemlerle kullanan tek onlar değilken yahut pda ile çok yakın görüşlere sahip ona yakın grup yokmuş gibi. elbette bunun zaruri neticesi de pda'nın bir dizi elementer yanlışını tekrar etse bile bunları çoktan temize çıkarmış gruplar olmuştur. '80 sonrası neredeyse tüm merkezi kadrolarını pda'ya kaptırmış thkp-c(ml) bir örnektir. yahut mesela şimdi sol tarafından toptan hedefe konulan hkp çevresi, aydınlıkçılara karşı en uç tutumu alan gruptur. öyle ki devletle girilen çatışmaları meşru bulmadığını söyleyen bu grup, aydınlıkçılarla şu ya da bu okulda çıkmış çatışmalarda bıçak kullanmış olmayı marifet sayardı. fakat bu durum, bu çevrenin kemalizm eğilimi gidermemiş sadece solun gözünden saklayabilmiştir, bugünkü tablo ortadadır.

kürt hareketine terörist denmesi elbette sol tarafından kabul görecek şey değildir. ama bu konuda infial yaratacak derecede duyarlı olanların başka bir gruba karşı siyasal bir linç hareketine girişmeleri de yazık ki yukarıda bahsedilen ilkelliğin bir tezahürüdür. söz konusu olan hangisi olursa olsun onun hatalarının benzer biçimlerine aynı tarihsel koşulları paylaşan herkes şu ya da bu ölçüde sahiptir. sorun linç ederek temize çıkma ve "sarsılmaz ideolojileri" doğrulama değil, hatadan sağlıklı sonuçlar çıkarmaktır. kimse yanlış yapmaya karşı aşıyla korunmaz.
ve başkasının suçu, günahı, yanlışı, namussuzluğu, üçkağıtçılığı sizi temiz kılmaz efendiler; linç kirletir!

birbirimizle kaynaşabilmek için ortak düşmanlar üretmeyi güdüsel olarak daha ilkokul sıralarında öğrenen bizler, tkp'nin bugün ulusalcılık şeklinde tezahür eden popülist ve omurgasız siyaset tarzını cephe olup karşımıza alırken kendimizi aklamaya çalışmıyor muyuz? oysa tam da bu konuda en girişken olanların durduğu yer değil midir tkp ile aynı hatalı platform: rüzgara yelken açmak.

ama dikkat ediniz lincin sırrı tam da buradadır; size tepki göstereni anlamayacak, doğruluğundan şüphe etmediğiniz eylemi sonuna kadar sürdüreceksiniz, başkalarından dökülüp damarlarınızda dolanmaya başlayan kan çoktandır bunu emrediyor size. ne olduğundan emin değilseniz bile bağlılığınıza yemin edebileceğiniz tarafgirliğiniz bunu emrediyor size. verilen tepkilerin de üstünü çiziniz, bir benzerini çoktan yapmış olduğunuzu unutarak ve zaten bir benzerini çoktan yapmış olduğunuz için.

bunu hırs konusu etmeye de gerek yok, hepimiz zaman zaman iştirak ederiz bu eylemlere, kendimizi tutamadığımız anlar çoktur, ama bunu görmek, atılan taşın can yaktığını, yananın bizimki gibi bir can olduğunu bilmek asıl arınmadır, asıl erdemdir.

yine mi olmadı? o zaman hiç günahı olmayanınız atsın bütün taşları!