kavram her ne kadar marksist literatürden değil max&spencer kataloğundan çıkmış gibi görünse de sosyalizmin esas gayesi ve temel prensibini anlatır, anlatmalıdır.
sosyalizm; bir geçiş aşaması ve aynı zamanda sınıfsız toplumun ilk basamağı olarak, sınıflı toplumların yarattığı yabancılaşmanın tüm etkilerini insan soyu üzerinden silmeyi hedefler. bunun kendisi toplumsal bir değişim ve eğitimdir. ancak esasen marksistler eğitimi de sınıflı toplumların eğtim düzenlerinden farklı algılayarak bunun amacının ve mantığının "istendik davranışlar oluşturma" değil "özgür davranışlar oluşturma" olduğunu söylerler. (berlin komünü'nün ilk karar metnindeki ilkelerden biri okullarda ezber ve öğretmeni taklidin kesinlikle yasaklanmasıdır)
bu durumun kendisi günlük eylemlerden toplumsal faydanın belirlenmesi anlamına gelen siyasete kadar kişilerin sınırsız bir özgürlükle karar verebilmelerinin olanaklarının yaratılmasıdır. işçi yönetimi, sovyet, yerel karar alma mekanizmaları, tüm idarecilerin seçimi gibi ilkelerin tamamı bunu güvence altına almak içindir.
dolayısıyla sosyalizm, tam da özgür kişiler yaratabilmek için tasarlanmaış bir süreç ve toplumdur. sosyalist kuruluşun alt yapısı artı-değerin ortadan kalkması ise üst yapısı bireylerin özgürlüğüdür. hal böyle olunca bu satırların yazarı soğuk kış günlerinde şömine başına topladığı torun torbasına masal anlatan ak sakallı bir dede gibi görünebilir, fakat değildir. o tarihsel zorunlulukların kabulü ile devam edilen yolda kurulmuş sözde sosyalizmi değil kuramsal sosyalizmi anlatmaktadır.