alaturka tuvaletlerin deliğine monte edilen beyaz bir kapak. altında yaylı bir aparatı var, yukarıdan gelen maddeyi tuvaletin karanlık sularına gönderiyor ve teknik olarak hemen kapanıyor. sıçtığınız bokun beyaz kapağa temasıyla kapağın açılıp kapanma süresi ışık hızı gibi bir sürede gerçekleşiyor. böyle bir alet işte. peki asıl maksadı ne?
bu kapağı bulup, projelendirip, satışa sunan eleman kesinlikle akıllı bir adam. çok boktan para kazanıyor ama olsun. neyse, kapağın amacı zannımca delikten gelen kokuyu bir nebze olsun engellemek ya da "löp" diye sıçtıktan sonra götümüze aşağıdaki su birikintisinin sıçramasını önlemek. bambaşka bir ya daya göre ise aşağıdaki görüntünün midemizi bulandırmasını bir son vermek...
tuvaletteki koku bütün hepimizin kabullendiği bir şeydir, o yüzden çoğu kimse kokuya karşı savaş açmaz. zaten bir kişinin evindeki tuvalet, umuma açık tuvaletler gibi kokuyorsa o dallama insan değildir. hiçbir insan evladının da delikteki bokun yüzüşünü izleyeceğini tahmin etmiyorum. o yüzden bu iki şık üstünde pek durmayacağız.
bu siktiri boktan kapağın amacı sıçramayı önlemektir ama beceremez.

niye?

zira erkek adam işerken üstüne başına sidik sıçratmamak için aletini tuvalet deliğine hedefler. bu durumda sidik doğrudan deliğe gider ki, üstü başı hala temiz, pakdır. bu, tuvaletin deliği açık ise meydana gelen bir hadise. bir de kapaklı halini düşünelim.
tuvalette kapak varken iki ihtimal mevcuttur. ya aletini çıkarttığı gibi işeyecek (bu halde yüzünüze bile sıçrar, dişleriniz sararır) ya da tekrar deliğe yönelecektir. kapağın açılabilmesi için gramajı yüksek bir maddenin kapağa teması gerekli olduğundan sidik gibi bir sıvı bu vazifeyi ifa edemez ve bu şekilde işediğinizde götünüz sidik torbası gibi olur (götlerimiz kıllı olduğundan bunu pek hissetmeyiz). gördüğünüz gibi sıçramayı önleyemedi!
gelelim işin botan kısmına. genellikle ya sıçarken işeriz ya da önce işer sonra sıçarız. dedik ya bu kapak hızlıdır diye, sıçtığımız vakit bokun ağırlığıyla kapak bir anda açılır ve aynı hızla kapanır. bu durumda kapak yüzeyinden tamamıyla kaybolmamış sidik birikintisi tekrar sıçrar ve kıymetli götümüz bir kere daha sidik zerrecikleriyle hemhal olur. gördüğünüz gibi sıçarken de sıçramayı önleyemedi.
gramaj önemlidir sayın veliler demiştik. eğer bokunuz yeterli ağırlığa sahip değilse o kapak bir türlü açılmaz, birkaç tane bokcuk sıçmanız gerekir ki, kapak yeterli ağırlığa sahip olduktan sonra açılıp kapanır. deliği tutturmaya güdümlü bir iç güdüyle sıçtığımızdan, oradaki birikinti midelerimizi de bulandıracaktır. kimseye faydası olmaz.
sözün özü beyaz kapak saçmalıktır, beyazlık her yerde sadeliği ifade etmez. bunu bulan adam iyi para kazanmıştır kesin. biz de sıçtığımız bokla kalalım!