oysa hiç de nefaset ve nesafet barındırmıyordu bu savaş. cerveza dios'un meslekten ihraç mı yoksa istifa mı olduğu muamma olarak kalan iş bırakışına sahne olan 2. bölümüyle adından çok söz ettirmiştir. savaşın bu kısmı baltagirmesedesilahgirmişormanlarda değil, gazete sütunları siper alınarak gerçekleştiğinden, birçok gazete sütunu harap hale gelmiş; birçok köşe yazarı gazi sıfatıyla mesleği bırakmak durumunda kalmış; aldığı darbelere dayanamayan sütunun altında can verenlerse şehit olmuşlardır.

kelimelerin birer mermi, gazete sütunlarının siper, manşetlerin ağır silah olarak kullanıldığı bu savaşı tetik'leyen hadise, bize aktarıldığına göre şöyle gelişmiş. bu arada hemen belirtelim kendilerine frizbi tahsis ederek savaş alanına gönderdiğimiz muhabirler geri dönmediği gibi frizbilerin akıbetinin de meçhul olması (zira üzerinde insan olmadan da geri dönecek özellikte üretilmişlerdi), muhabirlerimizin yanında frizbilerin de zayi olduğu karinesini doğrular nitelikte. bu bakımdan, muhabirlerimizin aktarımını değil, savaşın her iki yanının beyanlarından objektif biçimde derlediğimiz haliyle savaş haberlerini siz okuyucularımıza aktarmak boynumuzun borcudur:

zingarilere düşman olan gazetelerden biri manşetinde "4 günde 186 ölüm" şeklinde haberi duyurmuşsa da manşetin hemen altında "günde 46.5 insan ölüyor" biçiminde açıklama yapınca zingari yanlısı gazete yerinde duramamış ve ertesi sabahı dahi beklemeksizin, akşam baskısında şu manşeti kullanmıştır:

"buçuk insan mı olur?"

bu haberin tesiriyle berberler, taksiler ve kahvehaneler çalkalanmış; okeye dönen mahalle kabadayıları ıstakaları rakiplerinin kafasına fırlatarak; berberde traş olanlar yüzleri traş köpüklü halde ve taksidekiler de paraüzeri münakaşasına girişmeden dışarıya fırlamış; zingari düşmanı gazetenin olduğu binaya doğru sloganlar eşliğinde yürümeye başlamıştır.

kısa süre içerisinde, azınlık olan düşman, kalesine (gazete binası) çekilmiş ve acil durumlar için binaya ekledikleri bina zırhını devreye sokarak ilk üç katı demirperde çekerek ulaşılmaz hale getirmiştir. binanın içindeyse, kendilerine doğrultulan ağır silaha nasıl cevap verecekleri hususunda hummalı tartışmalara girişmişlerdir. geceyarısı ekspresi mahiyetinde sayılabilecek bir baskı ile ortaya çıkardıkları manşetle savaşı daha da kızıştırdıklarını ertesi gün anlamıştırlar:

"onlar insan değil, sayı"

4. katın pencerelerinden sokağa boca edilen gazeteleri kapışan ve aşağıda harbi harbi sinir harbi yaşayan zingariler manşeti okuduklarında dehşete düşmüşlerse de devlet başkanları hugo lililülülü'nün polis megafonuyla yaptığı ikaza aldırış ederek geri dönmüş ve en ağır silahlarını hazırlamak üzere gece gündüz çalışmaya koyulmuşlardır...