başlarken; söz meclisten dışarı... *(*üzerine alınmak isteyen varsa alsın)

başbakan'ın davos zirvesinde yaptıkları için israil safında yer tutanlardır.

dün gece yaşanan olayın ardından hemen hemen tüm haber kanallarında bu konuyu tartışıldı sabaha kadar. olayın dış basındaki yankılarını gösteren diğer haber kanallarından farklı olarak ntv, cnn isral medyasından isimlerle konuştu sıcağı sıcağına. tahmin edersiniz ki durumdan pek memnun değiller. lakin hak vermeyen de yok değildi. çoğunluk bunun iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verebileceği endişesi taşıyordu. bir kısmı ise perez-erdoğan tartışması değil moderatörün erdoğan'ı provake ettiği yönünde beyan belirtti. konumuzla alakalı olan ilk kısım. yani, başbakan'ın hareketinden rahatsız olanlar.

dün geceki olayları kısaca bir hatırlayalım;
son gazze saldırısı sırasında kaybedilen 1200 can ve gerçekleşen yıkımın sorumlusu olan israil kendi oluşturmadığı hiçbir barış planına razı gelmemişti hatırlarsanız. tek istediği, hamas'ın koşulsuz silah bırakmasıydı. buna karşın hamas ateşkes karşılığında başta ambargonun kalkmasını ve insani yardımların geçmesine olanak tanınmasını istiyordu. ve tabi ki israil elinde tutklu bulunan çocuklar, siviller, parlementerler konusu da vardı. başbakan erdopan dün akşam davos'taki panelde bunları sakin bir şekilde anlattı kendi söz sırasında ve barıştan yana olduğunu, bu konuda üzerine ne görev düşüyorsa türkiye olarak yapanbileceklerini söyledi. sıra perez'e geldiğinde ise , üslüb tamamen değişmiş, mimikler, el hareketleri ve ses tonu kabalaşmıştı. israil'li devlet adamı türkiye cumhuriyeti başbakanı'na yüksek sele azarlar gibi ve parmakla göstererek hitap etmeye başladı. saygısızlığın çıkış noktası zaten burası. her ne kadar toplantıdan sonraki açıklamasında bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu söylese de panelde kendisini izleyen herkes niyetini ve tavrını görebilmişti. yaklaşık 25 dakika konuşan perez'den sonra söz alan tayyip erdoğan, perez tarafından kendisine yöneltilen suçlamalara ve eleştirilere cevap vermeye başladı. lakin moderatörün tavrı haliyle biraz can sıktı. perez konuştuğu 25 dakikanın çoğunda türkiye'nin tavrını eleştirmiş, yaptıklarının meşru olduğunu anlatmaya çalışmıştı. bun karşın eleştirilere ve suçlamalara muhatap olan tayyip erdoğan'a yeterli söz hakkı verilmemiş hatta sözü kesilmişti. ve en kötü sahne de moderatörün densiz bir şekilde başbakanın kolunu çekerek uyarma cüretinde bulunması oldu tabiki.
bu tip panallerdeki kaide, herkese eşit söz hakkı tanınmasıdır. bu yapılmadı. perez'in yer yer saygısızca hitapları ve süre aşımı engellenmedi ve kesinlikle sözlü dahi uyarılmadı. szö sırası erdoğan'dayken ise hem sözlü hem de fiili olarak engellendi kendisi. ve tepkisini koydu ortaya. toplantıyı terk etti. çıkışta yaptığı basın toplantısında ise bu hareketin israil halkıyla kesinlikle bir alakası olmadığının, sadece moderatöre tepki olduğunun altını özellikle çizdi.

olayı diplomatik kriz olarak görenler ve erdoğan'ı suçlayanlar nedense hiç bir şekilde perez'in tavrını ve moderatörün bir ülke başbakanına yaptığı saygısızlığı görmüyorlar. perez bile arayıp tavrının yanlış anlaşıldığını, niyetinin bağırmak olmadığını, yaşananlar için üzgün olduğunu söylemişken bizim içimizden bazılarının bu konuya değinmemesi oldukça tuhaf. hele ki moderatörün tavrı, yenilir yuturlu cinsten olmadığı halde, koyduğu tepki yüzünden başbakan'ı suçlamaya kalkanlar gerçekten anlaşılmaz. söylenenlere bakıyorum ve dün gece ntv ve cnn de dinlediğim israil'li basın mensuplarıyla aynı görüşleri savunuyor olmaları içimi acıtıyor gerçekten. diğer ülkeler de benzer tavırlar sergilese derim ki suç bizde, başbakan fevri davrandı. lakin kazın ayağı değişik. başta abd'li obama'nı danışmanı ve avrupa ülkeleri ilk şaşkınlığı üzerlerinden attıktan sonra moderatörün tavrının yanlış olduğu konusunda fikir birliği etmişlerdir. bütün bunlara rağmen içimizdeki israil'liler sadece yerel politikalar uğruna başbakanı insafsızca eleştirmeye devam ediyorlar.

israil'le aramızda hiç bir sorun olmaması bizzat perez'in ricasıdır olaydan sonra. amerika zaten bu konudaki tutumumuzun (gazze) evvelden de farkında idi. yani dün akşamki hareketin türkiye'den herhangi bir götürüsü olmayacak aksine sergilenen duruş uluslararası camiadaki saygınlığı arttıracaktır. türkiye'nin ezik bir ülke olmadığı, gereken yerde elini masaya vurabileceği, karşısındaki güç, dünyanın en büyük ülkeleri olsa dahi kendisine saygısızlığa tahammülü olmadığını dünya milletlerine göstermiştir.

olaya israil gözü ile bakanlar bunun seçim yatırımı olduğunu iddia etmekte diğer yandan. dün akşamki olay anlık gelişen, planlı olmayan, şartlara göre şekillenen bir hareketti. bugünkü metro açılışında söyleyecekleri seçim için olabilir başbakan'ın ama dün akşamkiler değildi. bunu bir çocuk bile farkedebilirken bizimkilerin özellikle saf ayağına yatması ve olayın boyutunu değiştirmek istemeleri tarafsız olamamalarındadır. israil medyasından daha çok eleştirenler, israil'liden daha çok israil'lidir.