umberto eco' nun '' gulun adi'' ndan sonraki dinsel nitelikli kitabi. on arastirma yapmadan elime aldigim icin '' foucault sarkaci'' yla ilgili oldugunu dusunmustum. ilgili ama dogrudan degil. ilk 100 - 200 sayfasi tapinak sovalyeleriyle dolu. roman tarzinda yazilmis, en fazla 5 kisinin cevresinde donen bir kitap. kitabin en sonunda faoucolt sarkacina donuyor. ancak yine tapinakcilarin planlarinin golgesinde. bundan bahsetmistim. ek bilgi olarak sunu verebilirim: dunyanin gizine erilecek olan harita sarkacin altinda, gosterdigi yerdedir. sarkaca da bu yolla donuluyor.

ama beni ilgilendiren ne tapinakcilar ne plan ne de harita. aslinda umberto eco'yu da ilgilendiren bu degilmis gibi gorundu gozume. beni ilgilendiren insanlarin bir giz ugruna hayatlarini nasil harcadiklari. ustelik bir giz bile olmayabilirken.

giz, aciklanmadigi icin gizdir. bilindigi zaman cazibesi, alacak hayatlari kalmaz. durum boyle olunca bir hic uzerine herkes bir giz insaa edebilir, yeter ki insanlarin nasil kandirilacagi bilinsin.

belirsizlik damardaki kani durduracak kadar ilgi cekici geliyor insanlara. insan icine atliyor gizin, sonra da battiysam iyice batayim diyor. kitaptaki belbo gibi. belli belirsiz bir planin kolesi oluveriyor. plan bilinen, tapinakcilarin plani. bu plani yeniden yazmak icin birlesen uc kisiden biri belbo. onlar gibi bir suru tarikat insaninin eline dusen yine belbo oluyor.

sonuc olarak, kitap boyunca bana soylenen sey gizin pesinden gidildigi. giz bir hic olabilir. o zaman hicin pesinden bile gidiliyor olabilir.

*laptoptaki i lerin , c lerin, o lerin, s lerin azizligi.