aşağı yukarı hemen her dönemde hayatımızın bir yerinde karşımıza çıkan bir kuledir bu pisa kulesi dedikleri yer.

kendisinin en büyük alemet-i farikası yamuk olması ve sanki her daim düşecekmiş gibi görünmesidir.

pisa şehrinin piazza dei miracolide meydanında bulunan kule 27 yedi sene süren katedralin çan kulesi olarak 1173 senesinde yapılmıştır.

56 metree yüksekliğinde 294 adet taş basamakla çıkılan bu kule 1990 ile 2001 yılları arasında yıkılmaktan korunmak için onarımdan geçmiştir.

bu işin kuru bilgisi isteyen istediği yerde her daim bulabilir.

pisa kulesinin neden eğik olduğuna dair bir teori okumuştum çok seneler önce.

bu teoriye göre esasında pisa kulesi gayet düzgün bir yapıyken çevresindeki yapılar yamuk olduğundan yamuk gözüküyormuş.

bulunduğu meydanın isminden dolayı olabilir. piazza dei miracolide demek mucizeler meydanı demektir.

özünden bu kadar farklı bir yorumla karşımıza dikilen grup vitamin marifetiyle dilimize beyit kazandıran bu kule nedense bana günümüzü hatırlatıyor.

televizyonlardaki tartışma programlarını seyrediyorsunuz. denk gelmek istemeseniz bile istemeden de denk geliyorsunuz. orda ne tartılşıldığını bir çok zaman anlamakta güçlük çekiyorum.

çünkü ortalık o kadar harman dalı ki sanki egzosu patlamış iki tane araba ekrana arz-ı endam etmiş gargar seslerini çıkartıyor.

aslında bu çağımızda gayet normal durum.

serdar turgut'un 11 aralık 2008 tarihli modernizmin ölümü ve anlamsızlık sistemi yazısında da bu durumun izahatını verir.

şöyle iki paragraf bu durum hakkında o yazı ile bu yazı arasındaki bağ arasında size yeterince fikir verir zannedersem;

'biraz genelleme yapacağım şimdi. nasıl ki modern sanatta, hakkında sanat yapılan olay veya cisimle bağlantı kopmuştur. yani temsil edildiği varsayılan şey ile sanat eseri arasında anlam bağlantısı kopmuştur ve sanat soyuttur.

ekonomide de türevler yaygınlaşınca üzerinden büyük paralar kazanılan kağıtlar ile bu kağıtların bağlantılı olması gereken reel ekonomik faaliyetlerin bağlantısı da tamamen koptu. '

o yazıyı okurken aklıma pisa kulesi geldi. mucizeler meydanında bulunan eğik duran eğrildikçe eğrilen ve hiç zaman düşmeyecek sanılan kule.

ama gün gelince mucizeler yetersiz kalıp tekniğe ihtiyaç duyulunca anca 11 senede 20 milyon strelin karsılıgında toparlanabilen fiyasko.

derunumda ciddi ciddi düşünüyorum şimdi.

acaba diyorum şimdi hiç bir ilhamın olmadığı realiteden kopmuş insana ufuk vermesi gerekirken 'uh baba bu ne fotograf makinasi umha umha lamba markası uahaaa' diye söyleten bilmem kaç milyon sterlin para verilen sözde sanat eserleri devr-i devranı ne zaman bitecek?

incir çekirdeğini doldurmayan sanki çok derinmiş gibi lanse edilen ferrasini satan bilge gibi süprüntüler devri ne zaman bitecek?

acaba hep eğilen pisa kulesi gibi mi olacak sonları?

gerçekliğe geri dönüş yaşayıp toparlanacak mı yoksa 20 milyon sterlinin deve de kulak kalacağı meblağlar mı gerecek?

yahut o meblağlardan daha beter birşeyin mesela ikinci dünya savaşının yanında havagazı kalacağı büyük çapta savas mı olucak?

ömürümüz vefa ederse göreceğiz. ama ömrümüz vefa etmese de vitamin'in dilimize kazandirdiği düştü düsecek pizza kulesi, pizza dedikleri gavur çiğköftesi' nameleri ile oyalanıp duracağız.

geçmişin dibini kaşıklayacağiz ta ki geçmiş kalmayana dek.

eh geçmiş kalmayınca afiyetle özgeçmiş özboşa geçmiş deriz herhalde değil mi ey kariyun-u kiram?