*(*robbiefowler in uktesi)

bi masalsa her sevda
ya ferhat'sınızdır
ya şirin
hiç duymadınız
mehmene'nin çığlıklarını!... *(*ilkay akdağlı nın çığlık şiirinden)

savaşta ve aşkta herşey mübahtır derler. biz acaba diyelim ve başlayalım.

ferhat ile şirin'i büyük aşıklar, sevgi pıtırcıkları olarak biliriz hepimiz. mehmene banu'yu ise kötü kalpli abla olarak betimlemişizdir hep zihnimizde. gerçekten kötü müydü yoksa sadece aşık mı?

kardeşinin ölümcül bir hastalığa yakalanması karşısında çaresiz kalan mehmene banu, bir büyücüyle anlaşma yaparak, kendi güzelliğini kaybetmek uğruna kardeşine şifa bulur, yani bir nevi kardeşi için kendini feda etmiştir. mehmene kardeşi uğruna canını bile vermeye razıyken, kötü cadı canını değil, hayatını almıştır ondan. ama ruhu onda kalmıştır, kalbi atmaya, sevmeye devam etmektedir.

ablasının şirin'e yaptırdığı büyük köşkte nakkaş olarak çalışan ferhat'ı gören iki kardeş, genç nakkaşa vurulurlar. tabi mehmene bir ucube görünümünde olduğunun farkındadır ve haliyle aşkını ifşa edemez. ferhat'ı terfi ettirmekle bir şeyler ima edebileceğini düşünür. ama oynak prensesimiz şirin ise duygularını dışa vurmakla kalmaz, güzelliği ve işvesiyle ferhat'ı da kendine aşık eder. şimdi burda bir hikayeye mola verelim. mehmene banu, şirin'in yakalandığı amansız hastalık ve tedavisinden evvel dillere destan bir güzelliğe sahiptir. şirin ise, sadece şirindir. şirinin güzelliğine yazılmış bir destan yoktur. eğer, mehmene kardeşi için güzelliğinden geçmemiş olsaydı, ferhat ilk bakışta güzelliğiyle meşhur mehmene banu'ya mı yoksa sevimli küçük kardeş şirin'e mi vurulurdu? ya da şirin için kendini feda etmeseydi mehmene ve farklı bir ortamda ferhat'la karşılaşsaydı, o'nu elde etmesi ne kadar zor olabilirdi ki?

ablası şirin'in her isteğini, duygularını anlayabilirken, şirin'in ablasının bu sevdaya tutulmuş olmasını anlayamaması onun basiretsizliğindendir. insan kardeşinin bir derdi , sıkıntısı olduğunu, aşık olduğunu anlayamaz mı? anlaması lazımdı bence.

mehmene kötü kadın olarak görülse de hikayede, aslında tek suçu aşık olmaktır, sevdalanmaktır. ferhat ile kardeşinin aşkının önüne geçebilmek için, yok dağı del, yok suyu şehre getir gibi engeller koymuşsa ferhat'ın önüne bunun sebebi aşk idi.
şirin ablasının yaptığı fedakarlığı çözemeyerek, onun hissiyatını anlayamayarak bencil yaşantısına devam etmiştir. bu bağlamda, masalımızın kötü kadını şirin'in ta kendisidir.

mehmene banu sadece sevmiştir ve aşkı için mücadele etmiştir. kendisi sultan olmasına rağmen herhangi bir zorbalık uygulamamıştır, yapabilecekken zorla alıkoymamıştır aşkını. kazanmak istemiştir. dedik ya aşkta herşey mübah mıdır diye, eğer mübahsa mehmene'nin kiler de mübahtır. aşk haricinde hiç bir çıkar için yapmamıştır bunu.

mehmene o kadar iyi yürekli, o kadar sevecen bir kadın dı ki, kardeşine diyemedi;" ben senin için bu hale geldim, hayatımdan geçtim, şimdi fedakarlık sırası sende çekil yolumdan ve ferhat'ı bana bırak". ki deseydi de sonuna kadar haklı olurdu.

ferhat ile şirin hikayesi alında bu ikilinin değil, mehmene'nin dramını anlatır bana hep.

not: mehmene kelime anlamı olarak nedir bilmiyorum . ancak anadolu da , özellikle kuzey batı taraflarında köklü aileler, günümüzde dahi isim-soyisimden öte lakaplarıyla anılır, çağrılır. mehmene, sultan banu'nun belki aile lakabı, belki de eskiden gelen bir ünvanıydı bilinmez.