bölüm 3;
geçtiğimiz aylarda yaşanan kıbrıs sorununun iki halk arasında yaşanan bir problemken nasıl oldu da bir dünya meselesi haline geldiğini düşünmek gerekir. nasıl olur da a.b.d. gibi bir dünya devi daha önemlisi birleşmiş milletler örgütü dünyanın her tarafında kan dökülürken, insanlar açlıktan ölürken kıbrıs sorununa bu kadar önem verebilir? kıbrıs stratejik bakımdan çok önemli bir bölgede bulunmakta. akdeniz 'in ortasında ve isarail 'e en yakın mesafede olması bu önemini arttırır. yapılan referandumda kuzey tarafının evet demesi, bu işten çıkarı olanların ekmeğine yağ sürmüştür. tabi rumların da hayir demesi gerekiyordu. aksi halde zaman içerisinde adadaki türkler varlığını yitirme tehlikesiyle karşı karşıya geleceklerdi. rumların hayır diyeceğinin garantisini alan türkiye kuzey kesiminin evet demesi için yoğun bir baskı politikası izlemişti. bundan sonra ki etapta kuzey kesiminin tanınması için çalışmalar var. bu tabi ki türkiye'nin işine gelir fakat asıl bundan çıkarı olanlar bu bölgede elçilik ve temsilcilik adı altında bürolar açacak olanlardır. bunun ardından nato üssü ve birleşmiş milletlerin bürosu da askeri bir gücün adaya konuşlandırılmasına yarayacaktır. kıbrıs problemi görüldüğü üzere, türk ya da yunan değil daha ziyade tarikatın sorunudur. adaya hakim olmak israil 'e daha doğrusu kutsal topraklara bir köprü kurmak demektir. o bölgeyi kontrol altında tutmak tarikatın mecbur olduğu bir durumdur.
bir kaç sene evvel yazmış olduğum bir yazıdır bu. çeşitli kaynaklardan yaralanmışlığım var elbet, lakin tamamını hatırlayamadığım için kaynak belirtmiyorum.
geçtiğimiz aylarda yaşanan kıbrıs sorununun iki halk arasında yaşanan bir problemken nasıl oldu da bir dünya meselesi haline geldiğini düşünmek gerekir. nasıl olur da a.b.d. gibi bir dünya devi daha önemlisi birleşmiş milletler örgütü dünyanın her tarafında kan dökülürken, insanlar açlıktan ölürken kıbrıs sorununa bu kadar önem verebilir? kıbrıs stratejik bakımdan çok önemli bir bölgede bulunmakta. akdeniz 'in ortasında ve isarail 'e en yakın mesafede olması bu önemini arttırır. yapılan referandumda kuzey tarafının evet demesi, bu işten çıkarı olanların ekmeğine yağ sürmüştür. tabi rumların da hayir demesi gerekiyordu. aksi halde zaman içerisinde adadaki türkler varlığını yitirme tehlikesiyle karşı karşıya geleceklerdi. rumların hayır diyeceğinin garantisini alan türkiye kuzey kesiminin evet demesi için yoğun bir baskı politikası izlemişti. bundan sonra ki etapta kuzey kesiminin tanınması için çalışmalar var. bu tabi ki türkiye'nin işine gelir fakat asıl bundan çıkarı olanlar bu bölgede elçilik ve temsilcilik adı altında bürolar açacak olanlardır. bunun ardından nato üssü ve birleşmiş milletlerin bürosu da askeri bir gücün adaya konuşlandırılmasına yarayacaktır. kıbrıs problemi görüldüğü üzere, türk ya da yunan değil daha ziyade tarikatın sorunudur. adaya hakim olmak israil 'e daha doğrusu kutsal topraklara bir köprü kurmak demektir. o bölgeyi kontrol altında tutmak tarikatın mecbur olduğu bir durumdur.
bir kaç sene evvel yazmış olduğum bir yazıdır bu. çeşitli kaynaklardan yaralanmışlığım var elbet, lakin tamamını hatırlayamadığım için kaynak belirtmiyorum.