tapınak şövalyeleri en genel tanımıyla 1118 yılında clairvauxlu st.bernard önderliğinde on fransız şövalye tarafından kurulan kendini haçlı seferlerine ve kiliseye adamış savaşçı rahiplerdir. bu şövalyeler kendilerini hem savaşlarda gösteriyordu hemde kiliseyi koruyorlardı. zamanla sayıları oldukça arttı,kilise tarafından onurlandırıldılar, devlet tarafından desteklendiler. böylelikle mal varlıkları ciddi rakamlara ulaştı. ilk zamanlarında bu şövalyeler kahraman olarak nitelendiriliyordu. ancak resmi kitaplarda geçen bilgilere göre, tapınak şövalyeleri amaçlarından sapmış, sapkınlığa kapılmış, şeytana tapan bir topluluk haline gelmişti. bu yüzden fransa kralı ve papanın ortak kararıyla yargılandılar, işkence altında itiraflarda bulundular. bazıları yakıldı, bazılarınınsa kafaları uçuruldu.

resmi kitapların dışındaki kitapları okursak eğer çok daha farklı bir hikayeyle karşılaşıyoruz.tapınak şövalyeleri cesur, ölümden kaçmayan, mal varlığına önem vermeyen, hatta fakirlik içinde yaşayacaklarına and içmiş kişilerdi. hatta çoğu kitapta bu şövalyeler saçları kirden yapış yapış, sakalları birbirine karışmış, giyimleri kirli, pis kokan kişiler olarak betimleniyor. ayrıca tapınak şövalyelerinin evlenmesi, sevgililerinin olması, bırakın bunları bir kadınla cinsel ilişkide bulunmaları bile yasaktı. bunun içindir ki onlara yöneltilen suçlamalarda kendi aralarında cinsel sapkınlıklara girdikleri de yer alıyordu. doğruluğunu tartışabiliriz ancak; bu insanlara bir kadınla ilişkiye girdikleri duyulunca çok ağır suçlar veriliyordu. böyle bir durumda ise gay oldukları söylentileri saçma değil, doğal geliyor aslında. yine de gerçekten böyle miydiler yoksa sadece fransa kralının yönelttiği asılsız bir iddia mıydı bunu bilemiyorum. neden fransa kralının bir iddiası mıydı diyorum? çünkü çoğu kitapta tapınak şövalyelerinin mal varlığının fazlalığından ve bu kadar yaygınlaşmalarından fransa kralının rahatsızlık duyduğu, onları tehdit olarak gördüğü, bunun için de onları ortadan kaldırmak için iddialar öne sürdüğü söyleniyor. tapınak şövalyelerinin bazı hatalar yaptıkları bir gerçek. bu yüzden insanlar onları savunmadılar. mesela fakir olmaları gerekirken, oldukça zengin bir hayat sürdüler. davranışlarına pek dikkat etmediler. tabi şu da var; kudüs hristiyanların elinden alınınca onların savaşacakları bir yer kalmadı çünkü; kudüs'ü korumakta görevleri arasında yer alıyordu. kilise çevresinde başıboş gezen, yiyip içen kişiler olarak görüldüler. bu da fransa kralının işini kolaylaştırıyordu. sonuca gelirsek, yargılanacaklarını önceden kestiremedikleri, halen yiyip içip rahatlarına baktıkları söyleniyor. çünkü; fransa kralı onları yerlerinde çok kolay tutuklattı. hiç direnmediler. hafif işkencelerle hemen itiraf ettiler. mesela şeytana tapma ayinlerinde birbirini popolarının ortasından öpüyorlardı. bu popodaki o çizginin iki gözün biraz üstündeki üçüncü gözü-yılanı- uyandıracağı inanışından geliyordu. bunu hemen kabul ettiler. birbirlerini ele verdiler. peki sizce de burada bir çelişki yok mu? bu insanlar sıradan, korkak insanlar değillerdi. kralın onları tutuklatacağını önceden sezememiş olmaları çok zordu. birbirlerini kolayca ele verecek adamlar değillerdi. böyle düşünen araştırmacılarda kitaplar yazdılar, tapınak şövalyelerinin gizi üzerine. onlara göre, bu inanışa göre. tapınak şövelyeleri sonlarının yaklaştığını biliyordı. bunun için gizli toplantılar düzenlediler. bir plan yaptılar ve onu uyguladılar. birçok şövalye feda edildi. ancak geriye kalanlar yeraltında varlıklarını sürdürdüler. bazı araştırmacılar yer altındaki geçitlerde onlara ait şeyler bulunduğunu yazıyor. gizli bir dilleri vardı. bu gizli dille yazılmış planlarında; her 120 yılda bir tapınakçı değişecekti ve son gelen tapınakçıyla, diğer tapınakçı soyları birleşecek ve ortaya çıkacaklardı. bu inanışa göre bu tamamlanamadı. yani tapınak şövalyeleri hala yaşıyor. ancak planı devam ettiremedikleri sanılıyor. ya içlerinden biri öldü ya da vazgeçti. ama tapınakçıların gizi halen araştırılıyor.
tümünü göster