iki şey ifade ediyor benim için bu öykü: geçen gece, nasıl olduğunu anlamadan kendimi kumsalda, elimde bir asa ile yürüyorken buluşum ve o asayla kumlara çizdiğim, sonra da dalgaların arasında kayboluşunu gözlerimdeki birkaç damla yaşla izlediğim kırık bir kalp.
tabii ki şaka yapıyorum! ve inanın bana bu iğrenç şakanın sizin üzerinizde bırakacağını düşündüğüm etkiyi bu film, öykü ya da her ne haltsa, benim üzerimde bıraktı.

o halde şimdi gerçeğe dönebiliriz.
filmin benim için ifade ettiği şeylerden biri, bana dehşet ve hayal kırıklığı dolu iki saate mal olmuş ve hiçbir şekilde anlam veremediğim, mantık arayıp boşa zaman harcadığım bir senaryo. diğeri ise çağan ırmak'ın güç gösterisi; ki asıl önemli olanı da bu.

evet, bu gece tanık olduğum şey, uygun açıdan bakıldığı zaman kesinlikle bir güç gösterisiydi. paramızın, ekipmanımızın ve sponsorumuzun olması durumunda, -aşmış zekalara sahip olmamamıza rağmen- ortalığı sikip atacak bir film projesine imza atabileceğimizi düşündüğüm birkaç dostuma ve bana, hatta bizim gibi nicesine yapılan bir güç gösterisi. çağan irmak ekonomik güce nasıl sahip olunabileceğini bizlere gösterdi. vasat beyinlere bir görsel şölen sunarken gerçek bir görsel şölen bekleyenlerin -kibarca- beynini mıncıkladı. burada maddi gücün kitlelere hitap edebilmek için ne denli etkili bir faktör olduğunu ve kitlelere hitap ettikten sonra da haliyle maddi gücün arttığını görüyoruz. artan maddi güç ise yeni filmleri beraberinde getiriyor; bu filmler de yine maddi gücü artırıyor. kısır bir döngü gibi!

daha önceki filmleriyle paranın amına nasıl koyduğunun farkına varan sevgili yönetmenimiz, daha sonra da çeşitli filmlerle karşımıza çıkacaktır illa ki. neye, niçin gönderme yaptığı ve neyi eleştirdiği belli olmayan projeleri önümüze dizecektir. çünkü bu filmle beraber anlıyorum ki, nasıl bir seyirci kitlesinin hakim olduğunu ve o kitlenin ilgi alanlarını çözmüş durumda. aferin ona. gerçi babam ve oğlum'da da yine aynı seyirci kitlesine hitap eden bir öykü vardı ama orada oyunculuklar çok iyidi ve öykünün samimiyetini seyirciye hissettirebiliyordu. oysa bu filmde oyunculuklar da berbat. ucuz işgücü seçimine gidilmiş ve bu da kalitesizliği beraberinde getirmiş doğal olarak. ama madem böyle bir yola girilmiş, en azından filmin çekildiği istiklal caddesi'nden eli yüzü daha düzgün insanlar bulunup oynatılsaymış da biz de en azından görsel açıdan birazcık olsun tatmin olsaymışız.

lafı daha da uzatmanın alemi yok. zira filmi nereden tutsanız elinizde kalacağını anlatabildiğimi sanıyorum. ayrıca uykum geldi ve boşa geçen iki saatin yasını tutuyorum hala ama bu filmin bahsini ebediyete kadar kapatmazdan önce son bir isteğim var: çağan bey, rica etsem bir sonraki filminizle beni göt eder misiniz? burada yazdığım her bir harfi boğazıma dizer misiniz?