cumhuriyet gazetesi'nden bir yazar bu filme yönelik eleştirisinde özetle şöyle diyor ve filme karşı çıkan kemalist tayfanın bakış açısını özetliyordu:
_____________________________
"mustafa"yı görmedim, görmeye de niyetim yok. bir "insan" olarak, "gerçek" "mustafa" hiç ilgimi çekmiyor. beni ilgilendiren "mustafa"nın simgesel (anlamlar sistemi içindeki) kimliği. benim anlamlar sistemime bu kimliğiyle, belli bir tarih yorumu içinde kendisine yüklenen kimlikle, mustafa kemal olarak girdi. bu kimliği olmasaydı mustafa'dan haberim bile olmayacaktı, sizlerin de... bu yüzden benim için (sizin için de) bu anlamlar sistemi içindeki varlığı dışında "gerçek" bir "mustafa" yok.
_____________________________

şu cümleye dikkat çekmek istiyorum özellikle: "bu kimliği olmasaydı mustafa'dan haberim bile olmayacaktı, sizlerin de..."

şunca yıllık ömrümde devekuşu misali kafasını kuma gömerek korkularından ve türlü meselelerden kurtulduğunu zannetmenin tonlarca türüne rast geldim ama ne yalan söyleyeyim bu kadarını görmedim. bu bakımdan teşekkür borçluyum söz konusu cumhuriyet yazarına. hmm, demek bu kimliği olmasa haberin bile olmayacaktı. e ama var 'bu kimliği'. senin de mustafa'dan haberin var -her ne kadar yanına iki isim daha almış olsa da-. yok mu sayacaksın?

'anlamlar sistemi' demiş bir de. algı birden fazlaysa -ki bu konu üzerinde mutabakat olmadığına göre birden fazla algıdan söz edebiliriz-, anlam da birden fazla olmaz mı? kendi kurduğun anlamlar sistemini tek doğru olarak ileri sürmek, bunu bir bilimsel başvuru kaynağı gibi lanse etmek doğru mu, akılcı mı? benim anlamlar sistemime göre de, bir kişinin kimliği, kişiliğinden bağımsızdır. kimliğe değil kişiliğe önem veririm bu yüzden. bu yüzden 'cumhuriyet yazarı olabilirsin ama adam olamazsın' diyebilirim bir insana rahatlıkla. çünkü adamlık, cumhuriyet yazarı olmaktan bağımsız. tıpkı zaaflarıyla, kudretiyle kısacası insana dair her şeyiyle insan olan birinin aynı zamanda putlaştırılmış, tapınılan bir ikona haline getirilen 'mustafa kemal atatürk' olmasından bağımsız oluşu gibi.

mustafa adlı film, bu boktan eğitim sistemi içinde yetişmemiş; hatıraların anlamsız ritüellere hapsedilerek duygudan arındırıldığı 'bu topraklar'da yaşamamış biri için, yalnızca sinema penceresinden bakıldığında gayet güzel bir film. belgelere dayanıyor olmasından ötürü de gayet başarılı bir belgesel.

ele aldığı konu (psikolojik belgesel diye tanımlayasım geldi bunu), kronolojiye bağımlı hale gelmeksizin bağlı kalması -geleceğe atıflar ve geçmişten alıntılar göze hoş gelecek biçimde yapılmış-, arabesk anlayışa bulaşmadan objesinin -mustafa- dramını yansıtması bakımından oldukça etkileyici.

her gün forward denen e-postalarla dolaşımı sağlanan kahramanlık öykülerinden bir kuple alınarak filme aktarılsa ve atatürk bilinen, zaten devlet zihniyetinin daha çocuk yaşta vatandaşa dikte ettiği formda yansıtılsa bütün bu tartışma kopmayacaktı.

benim anlamadığım şu:
kemalistsin. yani körü körüne mustafa kemal atatürk destekçisisin. tek olumsuz söz ettirmiyorsun. aklın tutulmuş bu uğurda. peki neden mustafaist değilsin aynı zamanda. neden atatürk'ü şizofreniye mahkum kılıyorsun arkadaş. yansıtılmasına hakaretler yağdırdığın kişi, secde ettiğin kişi değil mi aynı anda? bu ne yaman çelişki?..
tümünü göster