muğlak muğla'dan nefret eden adam moduna girip, birada larva, likörde kurbağa, yatakta ölü taklidi yapıyorum. sıkılıyorum. her şeyden ve herkesten sıkılıyorum. geriliyorum. fırad da geriliyor, hono lulu da, wereyda da.. gerginliğimizi bastıramıyoruz. pink floyd ya da tom waits ya da hatunlar fayda etmiyor. ölüyoruz. dünyanın en güzel yerinde, gökova'da flanör planör gibim dolaşırken de sıkılıyorduk, apartta küfrler ederken de..

insanlar acayip. herkeste bir telaş. herkes hasta. herkes portakal suyu içmek istiyor ama kimse içemiyor sanki. ısıtma sistemi devrede değil. sıcak su güneş'e bağlı ama bulutlar ibnelik yapıyor; 4 gün banyo yapmayıp istiklal- burger king'in önünde oturmuş az sonra sinyale çıkacak olan gotik elemanlar gibi hissediyorum kendimi. pisliğimle övünmüyorum ama, elimden bir şey de gelmiyor. rakım: 625 yazıyor tabeleda. yükseklik korkum olduğunu hatırlatıyor bana bu. korkuyorum. üşüyorum. sıkılıyorum ve nefret ediyorum. gökova yollarını teperken, son ses -here comes the rain again- dinleyip bira içiyoruz ama, arabada sigara içemiyoruz. her şey hep eksik sanki. yarım. yarım kalmış, hiçbir şeyin sonu getirilememiş bu şehirde.

ruh sağlığım bozuk. marangoz aramıyorum lakin. marangozlardan da nefret ediyorum. uyuyamıyorum. iki gün sürekli içiyor, takılıyor, sevişiyorum ama, uyuyamıyorum. bunlardan bile nefret ediyorum. pink floyd'u dinlemek kesmiyor artık. msn'den nefret ediyorum artık. sözlüklerden, yorganımdan, sigaradan, dilimde çıkan yaradan, daha da belirginleşen elmacık kemiklerimden ve ellerimden nefret ediyorum. biriken her şey patlıyor bu şehirde. sallamadığın, takıntı yapmadığın şeyleri takar oluyorsun ve takıyor burası; zayıflıyorum. zayfıladıkça daha da sinirli oluyorum. aparttaki son ses serdar ortaç dinleyen tiplemelere küfrler ediyorum ama yine de pink floyd kesmiyor artık. sigur ros çalmıyor. jeff öleli çok oldu. janis yeni yaşına girdi ama haberi yok. sıkı duruyorum ve diyorum ki: alkolden bile sıkıldım.

koptuk.
tümünü göster