carlos drummond de andrade'in ne olacak simdi jose şiiri ile anlatmaya çalıştığı roman;

n'olucak şimdi josã©
parti bitti
ışıklar söndü
kalabalık gitti
gece ayazlıyor
n'olacak şimdi josã©
sana ne olacak?
sen isimsiz
alaya alan başkalarını
sen, şiir yazan
seven, reddeden?
n'olacak şimdi josã©?

karın yok,
sözün yok
caziben yok
içemezsin,
tüttüremezsin
tüküremezsin bile
gece ayazlıyor,
gün doğmadı,
tramvay gelmedi
neşe gelmedi
ütopya gelmedi
ve her şey bitti
her şey uçtu
her şey çürüdü
n'olacak şimdi josã©?

n'olacak şimdi josã©?
tatlı sözlerin
telaş örneğin
bayramın orucun
kitaplığın
altın madenin
bardak takımın
tutarsızlığın
nefretin-ne şimdi?

elde anahtar
kapı açmak istersin
ama yoktur kapı
denizde ölmek istersin
deniz kurumuştur
minas'a gitmek istersin
ama minas artık orda değil.
josã© n'olacak şimdi?

bağırsan
inlesen
yapsan
bir viyana valsi
uyusan
çabalasan
ölsen
ama ölmezsin
inatçısın josã©!

karanlıkta bi başına
vahşi bir hayvan gibi
geleneksiz
bir çıplak duvarsız
yaslanacak
bir siyah atsız
dört nala uçacak
haydi marş josã©!
josã©, nereye?

içinden olaraktan;

yoktur hayattan bir çıkarım

çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. her olayda bir kenara çekilenler gerçektende bir kenarda kalacaklardır. yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler bunda başarıya ulaşacaklardır. kimse onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. bir gün öldükleri zaman arkalarında küçük bir iz, bir anı, bir gözyaşı bir eser bırakmadan yok olacaklardır. gazetedeki ölüm ilanları yedinci safta da bir kenarda kalacak kimsenin gözüne çarpmayacaktır. hayattan çıkarı olmayanlar ölümünde çıkarı olmayacaktır. ölüm bile onların ölümünden de çıkarı olmayacaktır. ölüm bile onların adlarını duyurmaya yetmeyecektir. herkesin mezarında güller ve menekşeler büyürken, onların mezarında otlar büyüyecektir. mezarları bir kenarda kalmasa bile büyük muhteşem anıtların arasında sıkışıp kaybolacaktır. cennetteki muhallebicide de garson onlarla ilgilenmeyecektir. ağız tadıyla bir keşkül yiyemeden masadan kalkacaklardır. "hayattan çıkarı olmayanların hayatı çıkmaza sürüklenecektir." kendini beğenmişliğin cezasını daha bu dünyadan çekmeye başlayacaklardır. sıkıntılarını kimseyle paylaşmasını bilmedikleri için yalnız başlarına ıstırap çekeceklerdir. duygu alışverişlerinden nasipleri olmayacaktır. duygusuz, hareketsiz, tatsız, bir hayat yaşadıkları sanılacaktır. ıstırapları ne yüzlerindeki çizgilerinden, ne de saçlarının beyazlaşmasından anlaşılacaktır. çektikleri acılarla yüzlerinin buruşmasına, saçlarının beyazlaşmasına izin verilmeyecektir. güldükleri zaman sevinçli ağladıkları zaman kederli oldukları sanılacaktır. hayattan çıkarları olmadığı da asla kabul edilmeyecektir. böyle bir yanlışlığa düşülmeyecektir.

aslında, hayattan çıkarları olduğu ispat edilecektir. çıkarlarını korumak için canları çıktığı halde, bunu beceremedikleri için, çıkarıyokmuşdabirşeybeklemiyormuşcasınagillerden göründükleri yüzlerine vurulacaktır. onlarda bu saldırılarda bir karşılık bulamayacaklardır. kendilerini yokladıkları zaman bütün ileri sürülenlerin gerçek olduğunu, hayatlarını boş yere harcadıklarını, ne yazık ki artık çok geç kaldıklarını onlarda açık ve seçik olarak göreceklerdir. işte o an dahi, delice bir harekette bulunmalarına anlamsız bir hayatı anlamsız bir şekilde bitirmelerine göz yumulmayacaklardır. kendilerini öldüremeyeceklerdir. onlara anlatılacaktır ki böyle bir davranış, bütün yaşantılarıyla çelişki içindedir, gerçekle bir ilgisi yoktur, kendilerini öldürürlerse onlar hakkında varılan isabetli yargıları çürütmek için gene boş bir çaba göstermiş olurlar. bu hiçbir şeyi değiştirmez. onlar bu rezilliğe de katlanarak sürünmeye devam edeceklerdir. hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkan var mıdır? hayattan çıkarı olmamak hem tanrının hem de insanların gözünde affedilemez bir suçtur; gelişip yayılması için gerekli her türlü tedbir alınacaktır. bütün tarih, bütün iktisad, bütün sosyoloji, bütün psikoloji kısaca bütün lojiler hayatın çıkarlılığa dayandığını göstermek için yırtınacaklardır, yırtınmalıdır.
tümünü göster