ne zaman gitti tren?

artık'ların en kırığı, en canı acıtılmışı ve bundan sonraları için heybesinde bol bol fark etmez taşıyanı.

her şey bitti, tren istasyondan ayrıldı. artık çok geç. ne zamanı geriye almak mümkün, ne yapılan hataları telafi etmek. ne yeniden başlamak mümkün, ne eskiyi hafızalardan silebilmek. can kırıklıklarını onarmak, yeniden hayaller kurmak. gideni geri döndürmek, kalanın yaralarını iyileştirmek. artık çok geç.

hani selvi boylum al yazmalım'ın son sahnesinde asya, beni götür diye yalvarıyor gözleriyle. ilyas da elini sevdiğine uzatıp çekip almak istiyor onu; ama cesaret edemiyor. ikisi de öylece bakıyor, birbirine. hala birbirlerini seviyorlar; ama artık çok geç. film öylece bitiyor. bitmesi gerektiği gibi, gerçek hayatta olduğu gibi.

(spoiler: ilyas: elinden tutsam benimle gelir mi?
asya: seninim işte, alıp götürsene beni.
ilyas: gözlerine bakarsam bir daha geri dönemem. kadınım, al yazmalım, asya'm.
asya: elimi tuttu; sımsıcaktı... yüreğim kaydıysa günah mı?)

ne elini uzatmaya cesaret edilir ne de ardına bakmadan yürümeye. kaybetmek için erken, sevmek için çok geç.

pişmanlıklar ve yüzünü dökme vaktidir; artık çok geç.

(bkz: gece nöbeti)
tümünü göster